MATEMATİK
  ENGLISH
 
KELİME: WORD
 
Kelimeler, bazan dilde anlamları olan, bazan dilbilgisinde (gramerde) sadece görevleri olan ses ya da sesler topluluğudur. Kelimeleri çeşitlerine göre isim, zamir, fiil, sıfat, zarf gibi başlıklar altında inceleriz. Sonraki konularda, kelime çeşitlerini ayrıntılıca açıklayacağım.
İsim
(ad) kelime, dilde anlamı olan kelimedir. Bu kelimelerin tek başlarına anlamları vardır. Örneğin ‘masa’ denildiğinde zihnimizde masa resmi belirir. ‘Bardak’ denildiğinde zihninizde bardak resmi belirir. Bu kelimeler canlı ya da cansız nesnelerin, kavramların, renklerin adlarıdır.
Fiiller ve sıfatlar da anlamlı kelimeler sınıfındadır. Örneğin koşmak, yüzmek gibi fiillerinin, büyük, küçük, iyi gibi sıfatların anlamlarını bilirsiniz. İsim kelimelerden olan mavi, yeşil, sarı gibi kelimeler renk adıdır, yani isim kelimedir. Varlık adlarıyla kullanınca renk adlarına sıfat diyebiliriz. Kırmızı, renk adıdır, “kırmızı gül” örneğinde başka bir isim olan gül kelimesinin önünde sıfattır.
Sadece görevleri olan kelimeleri
yalnız başlarına kullanamazsınız. İle, için, ve, çünkü, fakat, ama kelimelerin dilbilgisinde sadece görevleri vardır. Bu kelimelerin cümlelerdeki anlamlı kelimelerle bulunmaları şarttır. ‘Ekmek için’ ifadesinde ‘için’ kelimesinin anlamı yoktur, sadece görevi vardır. ‘Ekmek’ kelimesinin anlamı vardır.
 
FİİL: VERB
EMİR: ORDER
 
Türkçe “Dur.” “Çalış.” “Yüz.” “İç.” “Uyu.” “Koş.” gibi yalın halde fiil söyleyince birilerine bazı işleri, eylemleri yapmaları için emir vermiş oluruz. İngilizcede de fiilleri yalın halde söylediğimizde emir vermiş oluruz. Aşağıdaki örneklerde bunu görebilirsiniz.
Stop.
Work.
Swim.
Drink.

Sleep.
Run.
Dur.
Çalış.
Yüz.
İç.
Uyu.
Koş.
 
ZAMİR (ADIL): PRONOUN
 
Zamirler, nesnelerin ve kavramların gerçek adları yerine geçici olarak kullanılan kelimelerdir. Zamirlerin anlamları yoktur. Bir zamir tek başına hiçbir nesneyi karşılamaz, zihinde hiçbir nesne canlandırmaz, hiçbir kavram düşündürmez. Zamirler nesnelerin isimleri değil, gerektiğinde isimlerin yerine kullanılan kelimelerdir. Bu sebeple zamirlere isimlerin yerini tutan kelimelerdir diyebiliriz. Zamirler azdır.
Bunları, şahıs zamirleri, işaret zamirleri, dönüşlülük zamirleri, soru zamirleri, belirsizlik zamirleri ve bağlama zamirleri gibi başlıklar altında inceleriz. Bunları yeri geldikçe anlatacağım. Yabancı dili öğrenerek anadilinize olabildiğince yakın seviyede konuşup anlayabilirsiniz. Öğrenme bilgi biriktirmedir. Bilgiyi sadece anadilde biriktirip muhafaza edebilirsiniz. Bu çalışma başta yorucu olabilir ama bunu seveceksiniz. Emek olmadan yemek olmaz.
Şahıs zamirlerinin özne olarak kullanıldığı aşağıdaki örnekleri şöyle bir inceleyin.
"Kemal çalışır." Bu cümlenin öznesi Kemal ismidir.
"O çalışır." Bu cümlenin öznesi ‘O’ zamiridir.
"Ali ve Kemal çalışır." Bu cümlenin öznesi Kemal ismidir.
"Onlar çalışır." Bu cümlenin öznesi ‘Onlar’ zamiridir.
"Ali ve ben çalışırız." Bu cümlenin öznesi ‘Ali ve ben’dir.
"Biz çalışırız."
Bu cümlenin öznesi ‘Biz’ şahıs zamiridir.
"Ali ve sen çalışırsınız." Bu cümlenin öznesi ‘Ali ve sen’dir.
"Siz çalışırız."
Bu cümlenin öznesi ‘Siz' şahıs
zamiridir.
 
ETKEN (AKTİF) CÜMLE
 
Cümlelerin söylediği işi, eylemi, hareketi yapan öznedir. Öznesi olan cümle etken cümledir. Aşağıdaki cümlelerin söylediği işleri yapanlar bellidir. Bunlar etken cümledir.
"Mehmet bir araba sattı." Bu cümlede bir araba satan bellidir.
"Kemal tarlayı sürdü."
Bu cümlede tarlayı süren bellidir.

"Şahit olayı anlattı."
Bu cümlede olay anlatan bellidir.
"Kadın ekmek kesti."
Bu cümlede ekmek kesen bellidir.
"Adam çay yaptı."
Bu cümlede çay yapan bellidir.
Cümledeki işlerde etkin olan yani işleri yapan (özne) cümlede varsa o cümle etken çatılı (etken kuruluşlu) cümledir.
Öznesi belli olmayan kuruluş edilgen (pasif) kurulıştur
. Aşağıdaki ifadelerin özneleri yoktur. Bnlarda söylenilen işleri kimlerin yaptığı belli değildir. Edilgen yüklemde -ıl, -il, -ul, -ül ekleri vardır.
"Bir araba satıldı." Bu cümlede araba satan belli değildir.
"Tarla sürüldü."
Bu cümlede tarlayı süren belli değildir.

"Olay anlatıldı."
Bu cümlede olay anlatan belli değildir.
"Ekmek kesildi."
Bu cümlede ekmek kesen belli değildir.
"Çay yapıldı."
Bu cümlede çay yapan belli değildir.
Mehmet tarafından bir araba satıl.” ifadesinin başında araba satan ‘Mehmet’ var. Fakat ifade yine edilgendir. İfadeyi edilgen yapan ‘satıl’ kuruluşudur.
 
ÖZNE ZAMİRİ: SUBJECT PRONOUN
Türkçe özne şahıs zamirleri
 
ben
sen
o
biz
siz
onlar
birinci tekil şahıs
ikinci tekil şahıs
üçüncü tekil şahıs
birinci çoğul şahıs
ikinci çoğul şahıs
üçüncü çoğul şahıs
 
İngilizce özne şahıs zamirleri
İngilizcedeki şahıs zamirleri de cümlelerin özneleri olarak kullanılır.
I /ay/
You /yuu/
He /hii/
She /şii/
It
/it/
We
/wii/
You /yuu/
They
/ðey/
Ben
sen
/ siz
o
(erkek için)

o
(dişi için)
o
(cansız varlık, kavram ve cinsiyeti bilinmeyen canlı için)
biz
siz
, sen
onlar
Türkçe ‘O’ üçüncü tekil şahıs zamirine karşılık İngilizcede üç ‘O’ zamiri bulunur. İngilizcedeki ‘you’ zamiri hem ‘sen’ hem ‘siz’ zamirlerinin karşılığıdır. Bu nedenle özneleri ‘you’ olan İngilizce cümle öznelerini, Türkçe kullandığınız yer ve tarza göre gerekirse ‘sen’ gerekirse ‘siz’ şeklinde çevirebilirsiniz.
 
ÖZNE: SUBJECT
 
Cümlenin söylediği işi, eylemi, hareketi yapan öznedir. Cümle öznesini bulmak için cümlenin fiiline ‘kim, ne’ diye sorarız. Sorulara aldığımız cevap öznedir. Özne tekil ya da çoğul olarak kişi, soyut ve nesne olabilir. Şahıs zamirlerinin özne olarak kullanıldığı aşağıdaki cümleleri inceleyin.
Ben çalışırım.
Sen çalışırsın.
O çalışır.
Biz çalışırız.
Siz çalışırsınız.
Onlar çalışır(lar).
Ben yürürüm.
Sen yürürsün.
O yürür.
Biz yürürüz.
Siz yürürsünüz.
Onlar yürür(ler).
 
1.BÖLÜM

TÜRKÇEDE BASİT (GENİŞ) ŞİMDİKİ ZAMAN
 
Aşağıdaki cümleler Basit Şimdiki Zaman cümleleridir. Bu cümleler, öznelerin bu işleri genelde yapar olduğunu anlatır. Bu cümlelerle alışkanlıklarımızı, doğa kanunlarını ve doğa kanunu gibi kabul edilen bazı gerçekleri anlatabiliriz. Cümlelerin koyu kısımları yüklemdir.
İngilizce öğretirim.
Hayvanları severim.
Su ateşi söndürür.
Kuşlar uçar.
Anneler çocuklarını sever.
Aslanlar et yer.
Çocuklar masumdur.
Türkiye güzeldir.
Türkçe etken cümle yüklemlerinde şahıs ekleri bulunur. Şahıs ekleri, aşağıdaki cümle sonlarındaki –ım, –sın, –r, –ız, –sınız, –lar ekleridir. Bu cümleleri cümle başlarında şahıs zamirleri kullanmadan da yazabiliriz. Çünkü şahıs ekleri özneleri bildirir.
Ben koşarım.
Sen koşarsın.
O koşar.
Biz koşarız.
Siz koşarsınız.
Onlar koşar.
Koşarım.
Koşarsın.
Koşar.
Koşarız.
Koşarsınız.
Koşarlar.
Basit Şimdiki Zaman cümlelerinin Türkçedeki yerini bilmek, İngilizcedeki yerini öğrenmenizi kolaylaştırır. Özne, yüklem ve nesne ile Basit Şimdiki Zaman cümlesi kurabilmek bu dili kolay ve çabuk öğrenmenizi sağlar.
 
İNGİLİZCEDE BASİT (GENİŞ) ŞİMDİKİ ZAMAN
THE SIMPLE PRESENT TENSE
 
Türkçe koşarım, oynarım, ararım, çalışırım, yazarım gibi cümlelerde gödüğünüz gibi bir fiil sonunda ‘–rım’ diye bir ek kullanarak birkaç cümle kurdum. Fiil sonunda geniş zaman çekim eki olan ‘–rım’ bazan da ‘–rim’ ‘–rum’‘–rüm’ diye kullanılır. Her fiile bu eklerden uygun olanını getirerek birçok Basit Şimdiki Zaman cümlesi kurabiliriz. Bu standarttır. Bu cümlelerde olduğu gibi İngilizce karşılığında da bir standart vardır.
Türkçe koşarım, oynarım, ararım, çalışırım, yazarım gibi cümlelerin İngilizce standardı bir özne ve ardından herhangi bir fiili yalın halde söylemektir. Fiillerin yalın halleri önceki örneklerde gördüğünüz emir verme halleridir. Aşağıdaki cümleleri inceleyiniz. Bu cümlelerdeki fiiller sırasıyla ‘sevmek, çalışmak, yüzmek, mek, uyumak, koşmak, yaşamak, okumak, yürümek, durmak’ anlamındadır. Bu cümlelerde ‘ben’ anlamındaki ‘I’ zamiri ve ardından yalın halde bu fiiller vardır.
Ilove… /ay lav/
I
work. /ay work/
I
swim. /ay swim/
I drink. /ay drink/
I sleep. /ay sliip/
I run. /ay ran/
I live.
/ay liv/
I read. /ay riid/
I walk. /ay wolk/
I stop. /ay stop/
Ben …severim.
Ben çalışırım.
Ben yüzerim.
Ben içerim.
Ben uyurum.
Ben koşarım.
Ben yaşarım.
Ben okurum.
Ben yürürüm.
Ben dururum.
Severim.
Çalışırım.
Yüzerim.
İçerim.
Uyurum.
Koşarım.
Yaşarım.
Okurum.
Yürürüm.
Dururum.
Cümle başında ‘ben’ şahıs zamiri olmadan Türkçe cümleleri tekrar yazabilirim. Fiil sonlarındaki ‘–ım, –im, –um, –üm’ birinci tekil şahıs eki cümle öznelerini bildirir.
İngilizce yüklemlerde şahıs eki yoktur. Özneler başta söylenilmeli. Yukarıdaki İngilizce cümleleri ‘ben’ anlamındaki ‘I’ zamiri olmadan kuramayız. Fiilleri ‘I’ (ben) zamirini cümle başlarında kullanmadan söylersek Türkçedeki “Dur.” “Çalış.” “Yüz.” “İç.” “Koş.” “Uyu.” gibi emirleri söylemiş oluruz.
İngilizcede fiillere şahıs eki gelmez. İngilizcedeki Basit Şimdiki Zaman cümlesini söylemenin yolu, bir özne ve peşinden bir fiil söylemektir.
İngilizce Basit Şimdiki Zaman cümlelerini öğretirken, bu aşamada cümle öznelerinde şimdilik sadece ‘I’ (ben) ‘you’ (sen-siz) ‘we’ (biz) ve ‘they’ (onlar) zamirlerini kullanacağım. Çünkü bu cümlelerin özneleri ‘he-she-it’ (o) tekil üçüncü şahıs zamirlerinden biri olduğunda, cümlelerin fiillerinde bir ek kullanacağız. Bu eki yeri geldiğinde hiç zorlanmadan öğreneceksiniz.
Aşağıdaki İngilizce cümlelerde özneleri bildiren zamirler varken Türkçe cümlelerde sadece şahıs ekleri vardır. Türkçe cümlelerin öznelerinin hangi şahıslar olduğunu eklerinden anlayabiliriz.
I stop. /ay stop/
You stop. /yuu stop/
We stop. /wii stop/
They stop. /ðey stop/
Dururum.
Durursun. Durursunuz.
Dururuz.
Dururlar.
I swim. /ay swim/
You swim. /yuu swim/
We swim. /wii swim/
They swim. /ðey swim/
Yüzerim.
Yüzersin. Yüzersiniz.
Yüzeriz.
Yüzerler.
I sleep. /ay sliip/
You
sleep. /yuu sliip/
We
sleep. /wii sliip/
They
sleep. /ðey sliip/
Uyurum.
Uyursun. Uyursunuz.
Uyuruz.
Uyurlar.
I dance. /ay daans/
You dance. /yuu daans/
We dance. /wii daans/
They dance. /ðey daans/
Dansederim.
Dansedersin. Dansedersiniz.
Dansederiz.
Dansederler.
Basit Şimdiki Zaman cümlelerinde tekbiçim (standart) bir yapı olduğunu gördünüz. Diğer zamanların da tekbiçim yapılar göreceksiniz. Tekbiçim yapılarla İngilizce cümlelerin bazan öznelerini, bazan da fiillerini değiştirerek birçok cümleyi kolayca söyleyebilirsiniz.
Aşağıdaki cümlelerde bazan özne aynı kalıp yaptığı işler değişecek, bazan da yapılan işler aynı kalıp özne değişecek.
Türkçe etken (aktif) cümlelerin yüklemlerinde cümlelerin öznelerini bildiren özne şahıs ekleri olduğundan cümlelerin başlarında özne olarak şahıs zamirleri kullanmayabiliriz. Fakat siz bu farka alışana kadar Türkçe şahıs zamirlerini cümle başlarında kullanacağım.
I drink. /ay drink/
I sleep. /ay sliip/
I swim. /ay swim/
I work. /ay work/
I read. /ay riid/
I walk. /ay wolk/
I laugh. /ay laf/
I dance. /ay daans/
I cry. /ay kray/
I stop. /ay stop/
Ben içerim.
Ben uyurum.
Ben yüzerim.
Ben çalışırım.
Ben okurum.
Ben yürürüm.
Ben gülerim.
Ben dansederim.
Ben ağlarım.
Ben dururum.
You’ zamiri hem ‘sen’ hem ‘siz’ anlamındadır. Bu nedenle öznesi ‘you’ olan cümlelerin öznelerini duruma göre ‘sen’ ya da ‘siz’ olarak çevirebilirsiniz.
You drink. /yuu drink/
You sleep. /yuu sliip/
You swim. /yuu swim/
You work. /yuu work/
You read. /yuu riid/
You walk. /yuu wolk/
You laugh. /yuu laf/
You dance. /yuu daans/
You cry. /yuu kray/
You stop. /yuu stop/
Sen içersin.
Sen uyursun.
Sen yüzersin.
Sen çalışırsın.
Sen okursun.
Sen yürürsün.
Sen gülersin.
Sen dansedersin.
Sen ağlarsın.
Sen durursun.
Siz içersiniz.
Siz uyursunuz.
Siz yüzersiniz.
Siz çalışırsınız.
Siz okursunuz.
Siz yürürsünüz.
Siz gülersiniz.
Siz dansedersiniz.
Siz ağlarsınız.
Siz durursunuz.
 
We swim. /wii swim/
We work. /wii work/
We sleep. /wii sliip/
We walk. /wii wolk/
We cry. /wii kray/
We read. /wii riid/
We dance. /wii daans/
We laugh. /wii laf/
We stop. /wii stop/
Biz yüzeriz.
Biz çalışırız.
Biz uyuruz.
Biz yürürüz.
Biz ağlarız.
Biz okuruz.
Biz dansederiz.
Biz güleriz.
Biz dururuz.
They swim. /ðey swim/
They work. /ðey work/
They sleep. /ðey sliip/
They walk. /ðey wolk/
They cry. /ðey kray/
They read. /ðey riid/
They dance. /ðey daans/
They laugh. /ðey laf/
They stop. /ðey stop/
Onlar yüzer.
Onlar çalışır.
Onlar uyurlar.
Onlar yürür.
Onlar ağlar.
Onlar okur.
Onlar danseder.
Onlar güler.
Onlar durur.
Cümle kuruluşunda özne ve fiilin nasıl sıralandığını iyice anlayın. Neyi, nerede, nasıl söylediğinizi bilirince dili öğrenmeniz kolay olur. Yukarıdaki cümleleri tekrar çalışalım. Bu defa fiilleri aynı bırakıp sadece öznelerini değiştirerelim.
I swim. /ay swim/
You
swim. /yuu swim/
We
swim. /wii swim/
They
swim. /ðey swim/
Ben yüzerim.
Sen
yüzersin. Siz
yüzersiniz.
Biz
yüzeriz.
Onlar
yüzer.
I work. /ay work/
You
work. /yuu work/
We
work. /wii work/
They
work. /ðey work/
Ben çalışırım.
Sen
çalışırsın. Siz
çalışırsınız.
Biz
çalışırız.
Onlar
çalışır.
I sleep. /ay sliip/
You
sleep. /yuu sliip/
We
sleep. /wii sliip/
They sleep. /ðey sliip/
Ben uyurum.
Sen
uyursun. Siz uyursunuz.
Biz
uyuruz.
Onlar
uyur.
I walk. /ay wolk/
You walk. /yuu wolk/
We walk. /wii wolk/
They walk. /ðey wolk/
Ben yürürüm.
Sen yürürsün. Siz yürürsünüz.
Biz yürürüz.
Onlar yürür.
I cry. /ay kray/
You cry. /yuu kray/
We cry. /wii kray/
They cry. /ðey kray/
Ben ağlarım.
Sen ağlarsın. Siz ağlarsınız.
Biz ağlarız.
Onlar ağlar.
I read. /ay riid/
You read. /yuu riid/
We read. /wii riid/
They read. /ðey riid/
Ben okurum.
Sen okursun. Siz okursunuz.
Biz okuruz.
Onlar okur.
I dance. /ay daans/
You dance. /yuu daans/
We dance. /wii daans/
They dance. /ðey daans/
Ben dansederim.
Sen dansedersin. Siz dansedersiniz.
Biz dansederiz.
Onlar danseder.
I laugh. /ay laf/
You laugh. /yuu laf/
We laugh. /wii laf/
They laugh. /ðey laf/
Ben gülerim.
Sen gülersin. Siz gülersiniz.
Biz güleriz.
Onlar güler.
I stop. /ay stop/
You stop. /yuu stop/
We stop. /wii stop/
They stop. /ðey stop/
Ben dururum.
Sen durursun. Siz durursunuz.
Biz dururuz.
Onlar durur.
İsimleri cümle yüklemlerinde fiil olarak görünce bocalamayın diye fiiller hakkında bir açıklama yapmalıyım. Türkçe fiillerin çoğu isimlerden gelir. Örneğin ‘su’ kelimesi isimdir. ‘Su’ isminden aklıma ilk gelen eylem ‘sulamak’ fiilidir. ‘Boya’ kelimesi isimdir. ‘Boya’ isminden aklıma ilk gelen eylem ‘boya(la)mak’ fiilidir. İsimleri fiil olarak kullanmak İngilizcede de mümkündür. İngilizce ‘water’, ‘su’ demektir ve ayrıca ‘sulamak’ fiilidir.
Böyle bir kelimenin fiil ya da isim olarak kullanıldığını nasıl anlayacaksınız?
Bir özne ve hemen peşinden bir fiil ile Basit Şimdiki Zaman cümlesi kurmayı öğrendiniz. Aşağıdaki örnekteki gibi ‘su’ anlamındaki ‘water’ kelimesini özneden hemen sonra söylerseniz bu kelimeyi sulamak fiili olarak kullanmışsınız demektir.
 
NESNE: OBJECT
 
Nesne, cümle öğesidir. yapılan işten, eylemden etkilenen nesnedir. Cümle nesnesini bulmak için cümlenin yüklemine ‘kimi, ne(yi)’ diye sorarız. Cevap alırsak cümlenin nesnesi vardır. Bir yüklemin nesnesi olması için yüklemdeki fiil geçişli olmalıdır. Öyleyse fiilleri, ‘geçişziz fiiller’ ve ‘geçişli fiiller’ gibi başlıklar altında inceleyebiliriz.
 
Geçişsiz Fiil: Intransitive Verb
Nesne istemeyen fiillere dilbilgisinde Geçişsiz Fiil deriz.
Aşağıdaki cümlelerin ağlamak, uyumak ve gülmek fiilleri geçişsizdir ve nesneleri olmaz. Bu cümlelerin fiillerine, “kimi, ne(yi) ağlarım?” “kimi, ne(yi) uyurum?” “kimi, ne(yi) gülerim?” soruları sorduğumuzda bu sorulara cevap alamayız.
I cry. /ay kray/
I sleep. /ay sliip/
I laugh. /ay laf/
Ben ağlarım.
Ben uyurum.
Ben gülerim.
 
Geçişli Fiil: Transitive Verb

Nesne isteyen fiillere dilbilgisinde Geçişli Fiil deriz.
Nesne isteyen fiillere örnek olarak temizlemek, kırmak, taşımak, bilmek, bulmak, kesmek, yakalamak fiillerini verebilirim. ‘Temizlemek’ fiili temizlediğimiz ne ise onu, ‘kırmak’ fiili kırdığımız ne ise onu, ‘taşımak’ fiili taşıdığımız ne ise onu, ‘bilmek’ fiili bildiğimiz ne ise onu, ‘bulmak’ fiili bulduğumuz ne ise onu, ‘kesmek’ fiili kestiğimiz ne ise onu ve ‘yakalamak’ fiili yakadığımız ne ise onu nesne olarak cümlede görmek ister.
Cümle öğelerinden olan nesneyi öğrenmeniz için çoğunuzun ezberden de olsa bir çırpıda söyleyebildiğini sandığım İngilizce “I love you.” cümlesini kullanacağım. Bu cümleyle İngilizcenin pek kolay bir dil olduğunu anlayacaksınız.
I love you.” Basit Şimdiki Zaman cümlesidir. Türkçe karşılığı “Seni severim.”dir. Türkçe “Seni seviyorum.” cümlesi için İngilizce tercihimiz “Seni severim.” şeklindedir. İngilizcede ‘love (sevmek)’ fiilinde olduğu gibi, ‘want (istemek)’, ‘wish (dilemek)’, ‘know (bilmek)’ gibi bazı fiillerle kurulan cümlelerin çevirilerinde bazan böyle bir fark göreceksiniz. İngilizce “Severim.” “İsterim.” “Bilirim.” cümlelerini Türkçeye “Seviyorum.” “İstiyorum.” “Biliyorum.” şeklinde çevireceğiz. İleri konularda bu çeviri farklılığının sebebini mantığı ile öğreneceksiniz.
I love you.” cümlesinin öznesi ‘I’ yani ‘ben’dir. Bu özne ‘sevmek’ anlamındaki ‘love’ fiili ile “I love… : Ben severim…” anlamına gelir. “I love… : Ben severim…” dedikten sonra ‘kimi-ne(yi)’ sevdiğinizi söylersiniz. “I love you.” cümlesindeki “…you.” cümlenin nesnesidir.
Basit cümleleri tekrar yazıp “I love you.” cümlesini bunların altına alalım.
I stop. /ay stop/
I sleep. /ay sliip/
I laugh. /ay laf/
I loveyou. /ay lav yuu/
Ben dururum.
Ben uyurum.
Ben gülerim.
Ben severim seni.
Cümle nesnesini bulmak için cümle fiiline sorduğumuz ‘kimi-ne(yi)’ sorusunu bu cümleye de sorarsak cevap ‘seni’ olur.
Soru
: “Ben kimi-ne(yi) severim?”
Cevap
: “Ben seni severim.”
I love you.” cümlesinde sevmek fiilinin etkilediği nesne ‘you’ (sen-siz) zamiridir. Aşağıdaki örnekte olduğu gibi ‘you’ yerine ‘Ayşe’ dersem, cümlenin nesnesi ‘Ayşe’ olur ve Türkçe karşılığı “Ayşe’yi severim.” olur.
I loveyou.
I love Ayşe.
Ben seni severim.
Ben Ayşe’yi severim.
Aşağıdaki cümlelerde cümlelerin nesnelerini değiştirebildiğimizi görürsünüz. Bu da demektir ki cümle kuruluşunu bilirseniz birçok cümle kurabilirsiniz.
I love you.
I love Turkey.
I love Ayşe.
I love Tom.
I love Mary.
I love Bill.
Ben seni severim.
Ben Türkiye’yi severim.
Ben Ayşe’yi severim.
Ben Tom’u severim.
Ben Mary’yi severim.
Ben Bill’i severim.
İngilizcede ismin –i hali eki yoktur. Biz “Ayşe’yi severim.” deriz. İngilizce cümlelerde ‘Ayşe’ demek yeter. Türkçe cümlelerdeki nesneler ‘sen-i’, ‘Türkiye’-y-i’, ‘Ayşe’-y-i, ‘Tom-u’, ‘Mary’-y-i’, ‘Bill-i, şeklinde –i halindedir. İngilizce cümle nesneleri ‘you’, ‘Turkey’, ‘Ayşe’, ‘Tom’, ‘Mary’, ‘Bill’ şeklinde yalındır.
İngilizce düşünmek’ nedir? Bilirsiniz ki İngilizce öğrenmek isteyenlere “İngilizce düşünün!” derler. Genelde İngilizce düşünmenin ne olduğunu “İngilizce düşünün!” diyenler bile anlatmaz. Bu konu farklı yönlerden ele alınmalı. Bu konuyu şimdilik sizi ilgilendiren, anlayabileceğiniz bir yönden ele alacağım. Yeri geldikçe de farklı yönlerden tekrar tekrar ele alacağım.
Anadilimizde cümleleri baştan sona kadar içimizde kurup sonra bir defada söylemeyiz. Öyle yapsaydık her cümle arasında uzun uzun düşünürdük. Türkçede cümlemize gerekirse özne ile başlarız, aklımıza geleni ilave ederek devam ederiz, varsa cümlenin nesnesini söyleyip cümlemizi yüklemle bitiririz. Yani Türkçede özneyi başta, yüklemi sonda söyleriz. Biz Türkçede bu sırayla düşünerek konuşuruz. Aşağıdaki cümlelerdeki koyu kelimeler yüklemdir ve sondadır.
Arkadaşlarım süt sever.
Onlar süt içer.
Onlar bahçede çalışır.
Onlar gölde yüzer.
Ben İngilizce öğretirim.
Öğrencilerim İngilizce çalışır.
Öğrencilerim İngilizce öğrenir.
İngiliz, cümleye özneyle başlayıp hemen cümlenin yüklemini söyler, yüklemden sonra varsa cümlenin nesnesini söyler, nesneden sonra işi nerede, zaman yaptığını söyler. İngiliz bu sırayla düşünürek aklına gelenleri cümleye ilave eder. Aşağıdaki cümlelerde İngilizce düşünmenin nasıl olduğunu görebilirsin.
Arkadaşlarım sever süt.
Onlar içer süt.
Onlar çalışır bahçede.
Onlar yüzer gölde.
Ben öğretirim İngilizce.
Öğrencilerim çalışır İngilizce.
Öğrencilerim öğrenir İngilizce.
Arkadaşlarım çalışır bahçede her gün.
Mary yüzer sağlık için gölde her gün.
İngilizin bu sırayla düşündüğünü anlayıp aynı sırayla düşünmeniz için cümleleri Türkçeye bazan bu sırayla çevireceğim. Siz de yavaş yavaş bu sırayla düşünüp aklınıza gelenleri cümlenize ilave etmeye çalışın. Bunu başaracaksınız.
Aşağıdaki cümlelerin fiilleri geçişlidir ve nesneleriyle kullanılmıştır.
İngiliz düşünce sırası
I like milk.
I like coffee.
I like tea.
I like mint.
I drink milk.
I drink coffee.
I drink tea.
I want milk.
I want coffee.
I want tea.
I want mint.
I know English.
I know Mary.
Ben severim süt.
Ben severim kahve.
Ben severim çay.
Ben severim nane.
Ben içerim süt.
Ben içerim kahve.
Ben içerim çay.
Ben isterim süt.
Ben isterim kahve.
Ben isterim çay.
Ben isterim nane.
Ben bilirim İngilizce.
Ben bilirim Mary’yi.
Ben süt severim.
Ben kahve severim.
Ben çay severim.
Ben nane severim.
Ben süt içerim.
Ben kahve içerim.
Ben çay içerim.
Ben süt isterim.
Ben kahve isterim.
Ben çay isterim.
Ben nane isterim.
Ben İngilizce bilirim.
Ben Mary’yi tanırım.
 
You like milk.
You like coffee.
You like tea.
You like mint.
You drink milk.
You drink coffee.
You drink tea.
You want milk.
You want coffee.
You want tea.
You want mint.
You know Mary.
Sen seversin süt.
Sen seversin kahve.
Sen seversin çay.
Sen seversin nane.
Sen içersin süt.
Sen içersin kahve.
Sen içersin çay.
Sen istersin süt.
Sen istersin kahve.
Sen istersin çay.
Sen istersin nane.
Sen bilirsin Mary’yi.
Sen süt seversin.
Sen kahve seversin.
Sen çay seversin.
Sen nane seversin.
Sen süt içersin.
Sen kahve içersin.
Sen çay içersin.
Sen süt istersin.
Sen kahve istersin.
Sen çay istersin.
Sen nane istersin.
Sen Mary’yi tanırsın.
 
We like milk.
We like coffee.
We like tea.
We like mint.
We drink milk.
We drink coffee.
We drink tea.
We want milk.
We want coffee.
We want tea.
We want mint.
We know English.
We know Mary.
Biz severiz süt.
Biz severiz kahve.
Biz severiz çay.
Biz severiz nane.
Biz içeriz süt.
Biz içeriz kahve.
Biz içeriz çay.
Biz isteriz süt.
Biz isteriz kahve.
Biz isteriz çay.
Biz isteriz nane.
Biz biliriz İngilizce.
Biz tanırız Mary’yi.
Biz süt severiz.
Biz kahve severiz.
Biz çay severiz.
Biz nane severiz.
Biz süt içeriz.
Biz kahve içeriz.
Biz çay içeriz.
Biz süt isteriz.
Biz kahve isteriz.
Biz çay isteriz.
Biz nane isteriz.
Biz İngilizce biliriz.
Biz Mary’yi tanırız.
 
They like milk.
They like coffee.
They like tea.
They like mint.
They drink milk.
They drink coffee.
They drink tea.
They want milk.
They want coffee.
They want tea.
They want mint.
They know English.
They know Mary.
Onlar sever süt.
Onlar sever kahve.
Onlar sever çay.
Onlar sever nane.
Onlar içer süt.
Onlar içer kahve.
Onlar içer çay.
Onlar ister süt.
Onlar ister kahve.
Onlar ister çay.
Onlar ister nane.
Onlar bilir İngilizce.
Onlar tanır Mary’yi.
Onlar süt sever.
Onlar kahve sever.
Onlar çay sever.
Onlar nane sever.
Onlar süt içer.
Onlar kahve içer.
Onlar çay içer.
Onlar süt ister.
Onlar kahve ister.
Onlar çay ister.
Onlar nane ister.
Onlar İngilizce bilir.
Onlar Mary’yi tanır.
Yukarıdaki İngilizce cümlelerde fiillerden sonra gelen kelimeler cümlelerin nesneleridir. Bunlar öznelerin sevdiği, içtiği, istediği, bildiği (tanıdığı) varlıklardır.
Türkçeden yardım alarak İngilizceyi öğrenmek kolay olacak. Bu aşamada Bildiğimiz bir dilden niçin yardım almayalım? Bir süre sonra İngilizce cümleleri Türkçeden bağımsız bir şekilde anlayabileceksiniz. Yukarıdaki cümlelerdeki özne ve fiilleri kullanarak sizde benzer cümleler söyleyin.
Basit Şimdiki Zaman cümlelerinin her iki dilde de ne zaman tercih edildiğini hatırlayın. Bu zamanla İngilizce bir cümle kurmak için bir özne ve hemen ardından bir fiil söyleriz. Cümlenin fiili geçişli ise hemen ardından fiilin nesnesini söyleriz.
Basit Şimdiki Zaman cümlelerinin özneleri I (ben), you (sen-siz), we (biz) they (onlar) şahıs zamirlerinden herhangi biri ya da birkaçı ise bu öznelerden sonra fiilin yalın (emir) hali gelir. Filler sözlükte yalın halde bulunur.
I stop.
You stop.
We stop.
They stop.
Ben dururum.
Sen durursun. Siz durursunuz.
Biz dururuz.
Onlar durur.
I swim.
You swim.
We swim.
They swim.
Ben yüzerim.
Sen yüzersin. Siz yüzersiniz.
Biz yüzeriz.
Onlar yüzer.
I read.
You read.
We read.
They read.
Ben okurum.
Sen okursun. Siz okursunuz.
Biz okuruz.
Onlar okur.
I dance.
You dance.
We dance.
They dance.
Ben dansederim.
Sen dansedersin. Siz dansedersiniz.
Biz dansederiz.
Onlar danseder.
Aşağıdaki basit cümlelerde öznelerden sonra yalın halde walk (yürümek), work (çalışmak), swim (yüzmek), sleep (uyumak), drink (mek), run (koşmak), cry (ağlamak), dance (dansetmek), shout (bağırmak), laugh (gülmek), stop (durmak) fiilleri vardır. Bu örneklerde göreceksiniz ki Basit Şimdiki Zaman cümlesi kurmak çok basittir. Bir özne ve ardından bir fiil ile basit zamanlı cümleler kurabilirsiniz.
I walk.
I work.
I swim.
I sleep.
I drink.
I run.
I
cry.
I dance.
I shout.
I laugh.
I stop.
Ben yürürüm.
Ben çalışırım.
Ben yüzerim.
Ben uyurum.
Ben içerim.
Ben koşarım.
Ben ağlarım.
Ben dansederim.
Ben
bağırırım.
Ben gülerim.
Ben dururum.
 
You walk.
You work.
You swim.
You sleep.
You drink.
You run.
You cry.
You dance.
You shout.
You laugh.
You stop.
Sen yürürsün.
Sen çalışırsın.
Sen yüzersin.
Sen uyursun.
Sen içersin.
Sen koşarsın.
Sen ağlarsın.
Sen dansedersin.
Sen bağırırsın.
Sen gülersin.
Sen durursun.
Siz yürürsünüz.
Siz çalışırsınız.
Siz yüzersiniz.
Siz uyursunuz.
Siz içersiniz.
Siz koşarsınız.
Siz ağlarsınız.
Siz dansedersiniz.
Siz bağırırsınız.
Siz gülersiniz.
Siz durursunuz.
 
We walk.
We work.
We swim.
We sleep.
We drink.
We run.
We cry.
We dance.
We shout.
We laugh.
We stop.
Biz yürürüz.
Biz çalışırız.
Biz yüzeriz.
Biz uyuruz.
Biz içeriz.
Biz koşarız.
Biz ağlarız.
Biz dansederiz.
Biz bağırırız.
Biz güleriz.
Biz dururuz.
 
They walk.
They work.
They swim.
They sleep.
They drink.
They run.
They cry.
They dance.
They shout.
They laugh.
They stop.
Onlar yürür.
Onlar çalışır.
Onlar yüzer.
Onlar uyur.
Onlar içer.
Onlar koşar.
Onlar ağlar.
Onlar danseder.
Onlar bağırır.
Onlar güler.
Onlar durur.
Cümlelerin fiilleri geçişliyse yani nesne isterlerse nesneleri de söylemelisiniz. Ayrıca unutmayın ki İngilizce düşünmek, cümleye özneyle başlamak sonra fiili yani öznenin yaptığı işi söylemek ve varsa cümlenin mesnesini söylemektir. Aşağıdaki İngilizce cümleleri önce parantezler içindeki İngilizce düşünce sırasına göre sonra Türkçe düşünce sırasına göre okuyun. Buna alışacaksınız.
İngiliz düşünce sırası
I like milk.
I want milk.
I drink milk.
You like milk.
You want milk.
You drink milk.
We like milk.
We want milk.
We drink milk.
They like milk.
They want milk.
They drink milk.
Ben severim süt.
Ben isterim süt.
Ben içerim süt.
Sen seversin süt.
Sen istersin süt.
Sen içersin süt.
Biz severiz süt.
Biz isteriz süt.
Biz içeriz süt.
Onlar sever süt.
Onlar ister süt.
Onlar içer süt.
Ben süt severim.
Ben süt isterim.
Ben süt içerim.
Sen süt seversin.
Sen süt istersin.
Sen süt içersin.
Biz süt severiz.
Biz süt isteriz.
Biz süt içeriz.
Onlar süt sever.
Onlar süt ister.
Onlar süt içer.
 
I like coffee.
I want coffee.
I drink coffee.
You like coffee.
You want coffee.
You drink coffee.
We like coffee.
We want coffee.
We drink coffee.
They like coffee.
They want coffee.
They drink coffee.
Ben severim kahve.
Ben isterim kahve.
Ben içerim kahve.
Sen seversin kahve.
Sen istersin kahve.
Sen içersin kahve.
Biz severiz kahve.
Biz isteriz kahve.
Biz içeriz kahve.
Onlar sever kahve.
Onlar ister kahve.
Onlar içer kahve.
Ben kahve severim.
Ben kahve isterim.
Ben kahve içerim.
Sen kahve seversin.
Sen kahve istersin.
Sen kahve içersin.
Biz kahve severiz.
Biz kahve isteriz.
Biz kahve içeriz.
Onlar kahve sever.
Onlar kahve ister.
Onlar kahve içer.
 
I like chicken.
I want chicken.
I eat chicken.
You like chicken.
You want chicken.
You eat chicken.
We like chicken.
We want chicken.
We eat chicken.
They like chicken.
They want chicken.
They eat chicken.
Ben severim tavuk.
Ben isterim tavuk.
Ben yerim tavuk.
Sen seversin tavuk.
Sen istersin tavuk.
Sen yersin tavuk.
Biz severiz tavuk.
Biz isteriz tavuk.
Biz yeriz tavuk.
Onlar sever tavuk.
Onlar ister tavuk.
Onlar yer tavuk.
Ben tavuk severim.
Ben tavuk isterim.
Ben tavuk yerim.
Sen tavuk seversin.
Sen tavuk istersin.
Sen tavuk yersin.
Biz tavuk severiz.
Biz tavuk isteriz.
Biz tavuk yeriz.
Onlar tavuk sever.
Onlar tavuk ister.
Onlar tavuk yer.
 
I like tea.
I want tea.
I drink tea.
You like tea.
You want tea.
You drink tea.
We like tea.
We want tea.
We drink tea.
They like tea.
They want tea.
They drink tea.
Ben çay severim.
Ben çay isterim.
Ben çay içerim.
Sen çay seversin.
Sen çay istersin.
Sen çay içersin.
Biz çay severiz.
Biz çay isteriz.
Biz çay içeriz.
Onlar çay sever.
Onlar çay ister.
Onlar çay ister.
 
I like mint.
I want mint.
I eat mint.
You like mint.
You want mint.
You eat mint.
We like mint.
We want mint.
We eat mint.
They like mint.
They want mint.
They eat mint.
Ben nane severim.
Ben nane isterim.
Ben nane yerim.
Sen nane seversin.
Sen nane istersin.
Sen nane yersin.
Biz nane severiz.
Biz nane isteriz.
Biz nane yeriz.
Onlar nane sever.
Onlar nane ister.
Onlar nane yer.
İngilizcede ismin –i hali olmadığını unutmayın.
I like İzmir.
You like Marmaris.
They like İstanbul.
I like green.
You like red.
They like blue.
I love Turkey.
They love England.
Ben İzmir’i severim.
Sen Marmaris’i seversin.
Onlar İstanbul’u sever.
Ben yeşili severim.
Sen kırmızı seversin.
Onlar maviyi sever.
Ben Türkiye’yi severim.
Onlar İngiltere’yi sever.
like’ ve ‘love’ fiillerinin anlamlarını karıştırmayın.
Like’ fiili sadece hoşlanmak, beğenmek anlamındadır. Genellikle “Sütten hoşlanırım.” “Maviden hoşlanırım.” demeyiz. “Süt severim.” “Mavi severim.” deriz.
Love’ fiili, aşkla sevmek anlamındadır. Tıpkı; “Allah’ı severim.” “Vatanımı severim.” “Çocuğumu severim.” “Annemi severim.” “Babamı severim.” “Eşimi severim.” “Ailemi severim.” cümlelerinde olduğu gibi gerektiğinde uğruna canımızı verebileceğiniz bir sevgi düşünün. İşte bu derin sevgi ‘love’ fiilidir.
I like tea.
I love Turkey.
They like coffee.
They love England.
Ben çay severim.
Ben Türkiye’yi severim.
Onlar kahve sever.
Onlar İngiltere’yi sever.
 
 
-s, -es, -ies
 
Basit Şimdiki Zaman cümlelerinin öznelerinde sadece ‘I’ (ben) ‘you’ (sen-siz) ‘we’ (biz) ve ‘they’ (onlar) zamirlerini kullandım. Bu cümlelerin özneleri ‘he-she-it’ (o) tekil üçüncü şahıs zamirlerinden biri olduğunda fiillerde bir ek kullanacağız dediğimi hatırlayın. Şimdi bu konuyu öğreneceksiniz.
İngilizcede cümlenin öznesine göre fiillere farklı çekim ekleri getirmek kuralı sadece Basit Şimdiki Zaman cümlesinde vardır. Sonra öğreneceğiniz zamanlarda cümlelerin öznelerine göre fiillere farklı çekim ekleri getirmekle uğraşmayacaksınız. Bir cümlenin öznesi ne olursa olsun cümlenin yüklemini daima tekbiçim olacak.
Basit Şimdiki Zamanlı bir cümlenin öznesi bir üçüncü tekil şahıs ise
cümle yüklemini oluşturan fiilin sonuna sonek olarak ‘-s’ (basit şimdiki zaman üçüncü tekil şahıs çekim eki) gelir. Bu ek, fiillerin hangi harflerle bittiğine göre bazan ‘-es’ bazan ‘-ies’ olarak yazılır ve telaffuza da yansır.
-es
: Öznesi bir üçüncü tekil şahıs olan Basit Şimdiki Zaman cümlelerin yüklemlerindeki fiillerin son harfleri ‘-ss, -sh, -ch, -x’ ya da ‘-o’ ise fiillerin sonuna ‘-es’ getirilir. Bu yazım farkı ile ilgili örnekleri göreceksiniz.
-ies
: Öznesi bir üçüncü tekil şahıs olan Basit Şimdiki Zaman cümlelerin yüklemlerindeki fiillerin son harfleri ‘-y’ ise ve ‘-y’ harfinden önce ünsüz harf varsa ‘-y’ harfi düşer ve fiile ‘-ies’ ilave edilir.
Üçüncü tekil şahıs özneleri: Ali, Ayten, Ayşe, Mustafa gibi özel isimler, kedi, kuş, keçi gibi cins isimler, özgürlük, başarı gibi soyut isimler ya da he, she, it üçüncü tekil şahıs zamiridir. Bunlardan başka this (bu), that (şu)gibi işaret zamirleri ve one (biri) gibi üçüncü tekil şahıs özneleri vardır.
 
-s
Öznesi bir üçüncü tekil şahıs olan Basit Şimdiki Zaman cümle yüklemindeki fiile ‘-s’ gelir. Aşağıdaki cümlelerin özneleri üçüncü tekil şahıstır ve fiillerin sonunda ‘-s’ (basit şimdiki zaman üçüncü tekil şahıs çekim eki) vardır. Bu ek, fiilin hangi harflerle bittiğine göre bazan ‘-es’ bazan da ‘-ies’ olarak yazılır. Bu yazım şekillerini az sonra göreceksiniz.
Mary walks.
Greg works.
Tom swims.
Nancy sleeps.
Henry dances.
Joe laughs.
Sema drinks.
Ayten runs.
Mary yürür.
Greg çalışır.
Tom yüzer.
Nancy uyur.
Henry danseder.
Joe güler.
Sema içer.
Ayten koşar.
Aşağıdaki ilk örnekte cümlenin öznesi Ayşe ismidir. İkinci cümlede Ayşe kelimesi yerine üçüncü tekil şahıs zamiri ‘O’ vardır. Çünkü zamirler gerektiğinde isimlerin yerine kullanılabilen kelimelerdir.
Ayten çalışır.
O çalışır.
İngilizce cümlelerin öznelerinde üçüncü tekil şahıs zamirleri söyleyebiliriz. Türkçede üçüncü tekil şahıs zamiri olarak sadece ‘O’ vardır. İngilizcede ‘he, she, it’ olarak üç üçüncü tekil şahıs zamiri vardır. Bu üç zamirin her birini nerede kullanacağınızı hatırlayın.
he
she
it
o (erkek için)
o (dişi için)
o (cansız varlık, kavram ve cinsiyeti bilinmeyen canlı için)
Özneleri özel isimler yerine üçüncü tekil şahıs zamirleri olarak yazabiliriz.
Mary walks.
She walks.
Mary yürür.
O yürür.
Greg works.
He works.
Greg çalışır.
O çalışır.
Tom swims.
He swims.
Tom yüzer.
O yüzer.
Nancy sleeps.
She sleeps.
Nancy uyur.
O uyur.
Henry dances.
He dances.
Henry danseder.
O danseder.
Joe laughs.
He laughs.
Joe güler.
O güler.
Ayten runs.
She runs.
Ayten koşar.
O koşar.
Yüklemleri oluşturan fiiller geçişliyse fiillerin nesnelerini söylemelisiniz. Unutmayın ki İngilizce düşünmek, cümleye özneyle başlamak sonra fiili yani öznenin yaptığı işi söylemek ve varsa cümlenin nesnesini söylemektir. Aşağıdaki İngilizce cümleleri önce parantezler içindeki İngilizce düşünce sırasına göre sonra Türkçe düşünce sırasına göre okuyun. Buna alışacaksınız.
Mary likes milk.
She likes milk.
She drinks milk.
Mary sever süt.
O sever süt.
O içer süt.
Mary süt sever.
O süt sever.
O süt içer.
Tom likes coffee.
He likes coffee.
He drinks coffee.
Tom sever kahve.
O sever kahve.
O içer kahve.
Tom kahve sever.
O kahve sever.
O kahve içer.
 
Greg likes tea.
He likes tea.
He drinks tea.
Greg çay sever.
O çay sever.
O çay içer.
Sally likes coffee.
She likes coffee.
She drinks coffee.
Sally kahve sever.
O kahve sever.
O kahve içer.
Mary wants milk.
She wants milk.
She drinks milk.
Mary süt ister.
O süt ister.
O süt içer.
Peter knows French.
He knows French.
He speaks French.
He likes French.
Peter Fransızca bilir.
O Fransızca bilir.
O Fransızca konuşur.
O Fransızcayı sever.
Saadet likes milk.
She likes milk.
She drinks milk.
Saadet süt sever.
O süt sever.
O süt içer.
Kaan likes fish.
He likes fish.
He wants fish.
He eats fish.
Kaan balık sever.
O balık sever.
O balık ister.
O balık yer.
Üçüncü tekil şahıs çekim eki ‘-s’ bazı fiilerde ‘-es’ bazı fiilerde ‘-ies’ olarak yazılır. Bu üç farklı yazıma fiillerin son harflerine bakarak karar vereceksiniz.
-es
Öznesi bir üçüncü tekil şahıs olan Basit Şimdiki Zaman cümle yüklemlerinde fiillerin son harfleri‘-ss, -sh, -ch, -x’ ya da ‘-o’ ise fiillerin sonuna ‘-es’ gelir.
Üçüncü tekil şahıs çekim eki, son harfleri –ss olan kelime sonuna –es olarak gelir.
I kiss Ayşe.
You kiss Fatma.
Ben Ayşe’yi öperim.
Sen Fatma’yı öpersin.
Tom kisses Mary.
He kisses Mary.
Tom Mary’yi öper.
O Mary’yi öper.
Tom misses Mary.
He misses Mary.
Tom Mary’yi özler.
O Mary’yi özler.
Mary misses Tom.
She misses Tom.
Mary Tom’u özler.
O Tom’u özler.
Üçüncü tekil şahıs çekim eki, son harfleri –sh olan kelime sonuna –es olarak gelir.
I push…
You push…
We push…
They push…
Ben… iterim.
Sen… itersin.
Biz… iteriz.
Onlar… iter.
Daniel pushes….
He pushes….
Daniel… iter.
O… iter.
Üçüncü tekil şahıs çekim eki, son harfleri –ch olan kelime sonuna –es olarak gelir.
I touch...
You touch...
We touch…
They touch…
Ben… dokunurum.
Sen… dokunursun.
Biz… dokunuruz.
Onlar… dokunur.
 
Mustafa teaches English.
He teaches English.
Uzdil teaches English.
Mustafa İngilizce öğretir.
O İngilizce öğretir.
Uzdil İngilizce öğretir.
David watches television.
He watches television.
David televizyon seyreder.
O televizyon seyreder.
Peter teaches French.
He teaches French.
Peter Fransızca öğretir.
O Fransızca öğretir.
Judi teaches Spanish.
She teaches Spanish.
Judi İspanyolca öğretir.
O İspanyolca öğretir.
Bill touches...
He touches
Bill… dokunur.
O… dokunur.
Üçüncü tekil şahıs çekim eki, son harfleri –x olan kelime sonuna –es olarak gelir.
I box.
You box.
We box.
They box.
Ben boks yaparım.
Sen boks yaparsın.
Biz boks yaparız.
Onlar boks yapar.
 
Henry boxes.
He boxes.
Henry boks yapar.
O boks yapar.
Üçüncü tekil şahıs çekim eki, son harfleri –o olan kelime sonuna –es olarak gelir.
I go.
You go.
We go.
They go.
Ben giderim.
Sen gidersin.
Biz gideriz.
Onlar gider.
 
Mary goes.
She goes.
Mary gider.
O gider.
Bill goes.
He goes.
Bill gider.
O gider.
 
-ies
Öznesi bir üçüncü tekil şahıs olan Basit Şimdiki Zaman cümle yüklemlerinde fiillerin son harfleri‘-y’ ise ve ‘-y’ harfinden önce ünsüz bir harf varsa bu fiillerin sonundaki ‘-y’ harfi düşer ve fiillere ‘-ies’ ilave edilir. Bu fiiller oldukça azdır. Bu fiilleri öğrenmek zor olmayacak.
I cry.
You cry.
We cry.
They cry.
Ben ağlarım.
Sen ağlarsın.
Biz ağlarız.
Onlar ağlar.
 
Sam cries.
He cries.
Sam ağlar.
O ağlar.
Judi cries.
She cries.
Judi ağlar.
O ağlar.
 
I fry fish.
You fry fish.
We fry fish.
They fry fish.
Ben balık kızartırım.
Sen balık kızartırsın.
Biz balık kızartırız.
Onlar balık kızartır.
 
Mary fries fish.
She fries fish.
Mary balık kızartır.
O balık kızartır.
-y harfinden önce ünlü bir harf (a, e, i, o, u) varsa bu fiillere sadece ‘-s’ gelir.
I say everything.
You say everything.
We say everything.
They say everything.
Ben herşeyi derim. (söylerim)
Sen herşeyi dersin. (söylersin)
Biz herşeyi deriz. (söyleriz)
Onlar herşeyi der. (söyler)
 
Mary says everything.
She says everything.
Mary herşeyi der. (söyler)
O herşeyi der.” (söyler)
Mary buys fish.
She buys fish.
Mary balık satınalır.
O balık satınalır.
Çocuklar anadillerini kavradıktan çok sonra yazmayı öğrenir. Bu farklı yazım kurallar sizi yıldırmasın. İngilizceyi öğrendikten sonra ne kadar yazım kuralı olursa olsun bunları hiç zorlanmadan öğreneceksiniz. Sizin için şimdilik dilin ses olarak varlığı önemlidir. Bu kuralları zamanla hiç zorlanmadan kavrayacaksınız. Bunun gerçekleşmesi için dili ezberlemek değil öğrenmek yetecek.
 
ÖRNEKLER
 
Öznesi I (ben), you (sen/siz), we (biz) they (onlar) zamiri olan cümlelerin yüklemlerini oluşturan fiiller yalın haldedir.
I love Turkey.
I love you.
I love Ayşe.
I like English.
I like green.
I like milk.
I like tea.
I like coffee.
I like fish.
I like chicken.
I like honey.
I drink milk.
I drink tea.
I drink coffee.
I want milk.
I want tea.
I want coffee.
I eat fish.
I eat chicken.
I eat honey.
I know English.
I speak English.
I teach English.
Ben Türkiye’yi severim.
Ben seni severim.
Ben Ayşe’yi severim.
Ben İngilizceyi severim.
Ben yeşili severim.
Ben süt severim.
Ben çay severim.
Ben kahve severim.
Ben balık severim.
Ben tavuk severim.
Ben bal severim.
Ben süt içerim.
Ben çay içerim.
Ben kahve içerim.
Ben süt isterim.
Ben çay isterim.
Ben kahve isterim.
Ben balık yerim.
Ben tavuk yerim.
Ben bal yerim.
Ben İngilizce bilirim.
Ben İngilizce konuşurum.
Ben İngilizce öğretirim.
 
You love Fatma.
You love Turkey.
You like French.
You like Sam.
You like red.
You like milk.
You like tea.
You like coffee.
You like fish.
You like chicken.
You like honey.
You drink milk.
You drink tea.
You drink coffee.
You want milk.
You want tea.
You want coffee.
You eat fish.
You eat chicken.
You know French.
You speak French.
You teach French.
You eat honey.
We like tea.
We drink tea.
We want tea.
They teach French.
You like black.
You like milk.
You like Mary.
You like English.
We like honey.
We like fish.
We want fish.
They like chicken.
They want chicken.
They eat chicken.
We know English.
We read English.
They like milk.
They like tea.
They like coffee.
They want milk.
They want tea.
They want coffee.
They drink milk.
They drink tea.
They drink coffee.
They know English.
They speak English.
They wish luck.
Sen Fatma’yı seversin.
Sen Türkiye’yi seversin.
Sen Fransızcayı seversin.
Sen Sam’i seversin.
Sen kırmızıyı seversin.
Sen süt seversin.
Sen çay seversin.
Sen kahve seversin.
Sen balık seversin.
Sen tavuk seversin.
Sen bal seversin.
Sen süt içersin.
Sen çay içersin.
Sen kahve içersin.
Sen süt istersin.
Sen çay istersin.
Sen kahve istersin.
Sen balık yersin.
Sen tavuk yersin.
Sen Fransızca bilirsin.
Sen Fransızca konuşursun.
Sen Fransızca öğretirsin.
Sen bal yersin.
Biz çay severiz.
Biz çay içeriz.
Biz çay isteriz.
Onlar Fransızca öğretirler.
Sen siyahı seversin.
Sen süy seversin.
Sen Mary’yi seversin.
Sen İngilizceyi seversin.
Biz bal severiz.
Biz balık severiz.
Biz balık isteriz.
Onlar tavuk sever.
Onlar tavuk ister.
Onlar tavuk yer.
Biz İngilizce biliriz.
Biz İngilizce okuruz.
Onlar süt sever.
Onlar çay sever.
Onlar kahve sever.
Onlar süt ister.
Onlar çay ister.
Onlar kahve ister.
Onlar süt içer.
Onlar çay içer.
Onlar kahve içer.
Onlar İngilizce bilir.
Onlar İngilizce konuşur.
Onlar şans diler.
Basit Şimdiki Zaman cümlelerinin özneleri üçüncü tekil şahıssa, bu cümlelerin yüklemlerini oluşturan fiillerin sonuna üçüncü tekil şahıs çekim eki -s, getirmeyi unutmayın. Anlattığım bazı kurallara göre eki -s, eki bazan -es, bazan -ies yazılır.
Ali likes English.
Tom likes French.
Ali knows English.
Tom knows French.
Mary loves you.
Tom loves Sue.
Mary likes milk.
Tom likes tea.
Mary likes pink.
Tom likes red.
Bill likes coffee.
Sarah likes Sam.
Pamela loves you.
Ali speaks English.
Tom speaks French.
William wants money.
Ali teaches English.
Tom teaches French.
David watches television.
Ayşe studies English.
Kemal studies French.
Mehmet loves you.
Ayşe likes milk.
She drinks milk.
Henry likes coffee.
He drinks coffee.
Serpil likes chicken.
She eats chicken.
Asım likes rakı.
He drinks rakı.
He wants rakı.
Ayşe wants milk.
Greg wants tea.
George wants water.
Kaan likes köfte.
He wants köfte.
Egenur likes chicken.
She wants chicken.
Ali İngilizceyi sever.
Tom Fransızcayı sever.
Ali İngilizce bilir.
Tom Fransızca bilir.
Mary seni sever.
Tom Sue’yu sever.
Mary süt sever.
Tom çay sever.
Mary pembeyi sever.
Tom kırmızıyı sever.
Bill kahve sever.
Sarah Sam’i sever.
Pamela seni sever.
Ali İngilizce konuşur.
Tom Fransızca konuşur.
William para ister.
Ali İngilizce öğretir.
Tom Fransızca öğretir.
David televizyon seyreder.
Ayşe İngilizce çalışır.
Kemal Fransızca çalışır.
Mehmet seni sever.
Ayşe süt sever.
O süt içer.
Henry kahve sever.
O kahve içer.
Serpil tavuk sever.
O tavuk yer.
Asım rakı sever.
O rakı içer.
O rakı ister.
Ayşe süt ister.
Greg çay ister.
George su ister.
Kaan köfte sever.
O köfte ister.
Egenur tavuk sever.
O tavuk sever.
Yukarıdaki cümleler gibi karşılıklı cümleler kurmaya çalışın. Bir süre sonra İngilizce cümleleri Türkçeden bağımsız anlayabileceksiniz. Yukarıdaki cümlelerin özne ve fiillerini kullanarak siz de benzer cümleler söyleyin. Bunu yaparken ne söylediğinizden emin olun. Aksi halde ezbere dönersiniz ve dili öğrenemezsiniz.
 
SAYILABİLEN NESNE: COUNTABLE NOUN
SAYILAMAYAN NESNE: UNCOUNTABLE NOUN
 
Nesneler sayılabilen ve sayılamayan diye ikiye ayrılır. Örneğin sıvılar sayılamaz. Çünkü sıvıların herkesçe kabul edilmiş belli, kesin, değişmez tekbiçim ölçüleri yoktur. Araba ve süt nesnelerini çalışalım. “Bir araba isterim.” cümlesinde bir araba düşünürüz. “İkiaraba isterim.” cümlesinde istenilenin arabalar yani çoğul olduğunu anlarız. Araba sayılabilen bir nesnedir. Gerekirse ‘–ler, -lar’ çoğul eki alır.
Peki ‘bir süt’ denilirse ne düşünürüz. İstenilen süt ne miktar süt olabilir? Bunu anlayamayız. İstenilen süt bir bardak süt mü, bir şişe süt mü, bir kova süt mü yoksa bir damla süt müdür? Sıvıların herkes tarafından kabul edilmiş belli, değişmez, tekbiçim ölçüleri yoktur. ‘Bir süt’ diyemediğimiz için ‘iki süt’ ya da ‘sütler’ de diyemeyiz. Öyleyse ‘süt’ adet olarak sayılamayan nesnedir.
İngilizcede de ‘bir bardak süt, bir kova süt, bir litre süt bir damla süt’ demek mümkündür. Aynı durum yağ, su, tuz, şeker, un, ekmek, para, peynir, bal¸ deterjan gibi nesneler için de geçerlidir. Çünkü onların da değişmez tekbiçim ölçüleri yoktur. Bu nesnelerin azı da çoğu da aynı adı alır. Bir dilim de olsa bir somun da olsa ekmeğin adı daima ekmektir.
Sonraki konularda bu nesneleri Türkçede olduğu gibi ‘biraz süt, biraz ekmek, biraz yağ, biraz peynir, biraz şeker, biraz para, biraz un, biraz su, biraz bal, biraz deterjan’ ya da ‘bir litre, bir somun, bir kilogram, bir parça, bir dilim, bir bardak, bir paket, bir şişe’ gibi ölçülerle belirtebileceğiz.
 
 
TEKİLLİK: SINGULARITY
A: Bi(r) (Indefinite Article) / (Belgisiz Tanımlık)
 
İngilizcedeki ‘a’ tanımlığını Türkçeye ‘bir’ diye çevirsek bile bu tanımlık aslında ‘bi’ (herhangi bir) anlamındadır. Bu tanımlığı sayılabilen nesne adlarıyla kullanırız. Bu a tanımlığını Türkçeye ‘bi’ şeklinde çevirmeliyiz. Çünkü Türkçedeki ‘bir’ kelimesinin karşılığında İngilizcede one kelimesi vardır. Türkçedeki ‘bir’ ve İngilizcedeki ‘one’ kesinlikle bir tane anlamındadır. A ve ‘bi’ tanımlıkları her iki dilde de herhangi bir anlamındadır. Diyelim ki bi kalem ihtiyacınız var ve arkadaşınızdan herhangi bir kalem isterken bi kalem dersiniz. Bir sayı sıfatını ise bir tane vurgusu ile söylersiniz.
İngilizce one ve Türkçe bir kelimeleri kesinlikle bir tane anlamındadır. Aşağıdaki cümlelerde istenilen nesneler kesinlikle bir kitap, bir araba, bir ev, bir oyuncak, bir kuş, bir at ve bir çataldır.
I want one book.
I want one car.
I want one house.
I want one toy.
I want one bird.
I want one horse.
I want one fork.
Ben bir kitap isterim.
Ben bir araba isterim.
Ben bir ev isterim.
Ben bir oyuncak isterim.
Ben bir kuş isterim.
Ben bir at isterim.
Ben bir çatal isterim.
Aşağıdaki nesneler herhangi bir kitap, herhangi bir araba, herhangi bir ev, herhangi bir oyuncak, herhangi bir kuş, herhangi bir at ve herhangi bir çataldır.
I want
I want a book.
I want a car.
I want a house.
I want a toy.
I want a bird.
I want a horse.
I want a fork.
Ben ……… isterim.
Ben bi kitap isterim.
Ben bi araba isterim.
Ben bi ev isterim.
Ben bi oyuncak isterim.
Ben bi kuş isterim.
Ben bi at isterim.
Ben bi çatal isterim.
Aşağıdaki örneklerde varlık adlarının önünde a tanımlığını görebilirsiniz.
(herhangi) bi kitap
(herhangi) bi araba
(herhangi) bi ev
(herhangi) bi kedi
(herhangi) bi kuş
(herhangi) bi at
(herhangi) bi kaşık
a book
a
car
a
house
a
cat
a
bird
a
horse
a
spoon
 
a cat
a
book
a
telephone
a
television
a
radio
a
garden
a
house
a
rose
a
table
a
girl
a
baby
a
flower
a
shirt
a
toy
a
doctor
a
singer
a
photographer
a
computer
bi kedi
bi
kitap
bi
telefon
bi
televizyon
bi
radyo
bi
bahçe
bi
ev
bi
gül
bi
masa
bi
kız
bi
bebek
bi
çiçek
bi
gömlek
bi
oyuncak
bi
doktor
bi
şarkıcı
bi
fotoğrafçı
bi
bilgisayar
Aşağıdaki cümlelerin fiilleri geçişlidir ve nesnelerini isterler. Bu cümlelerin nesnelerinin önünde bi anlamındaki ‘a’ ile vardır.
I want a radio.
I want a cat.
I want a book.
I want a shirt.
I want a flower.
I want a table.
I want a doctor.
I want a rose.
I want a television.
You want a table.
You want a flower.
I know a doctor.
I know a photographer.
You know a doctor.
Ben bi radyo isterim.
Ben bi kedi isterim.
Ben bi kitap isterim.
Ben bi gömlek isterim.
Ben bi çiçek isterim.
Ben bi masa isterim.
Ben bi doktor isterim.
Ben bi gül isterim.
Ben bi televizyon isterim.
Sen bi masa istersin.
Sen bi çiçek istersin.
Ben bi doktor tanırım.
Ben bi fotoğrafçı tanırım.
Sen bi doktor tanırsın.
Herhangi bir (bi) anlamındaki ‘a’ için belgisiz tanımlık diyebilirsiniz. Çünkü yukarıdaki cümlelerin nesneleri bilinen, belli nesneler değildir. İlk cümle dinleyenin bildiği bilinen radyodan sözetmez. Diğer cümlelerin nesneleri de herhangi bi kitap, herhangi bi gömlek, herhangi bi çiçek, herhangi bi masa, herhangi bi doktor, herhangi bi, gül ve herhangi bi televizyondur.
Aşağıdaki cümlelerin nesneleri ‘a’ tanımlığıyla kullanılmıştır. Bu cümlelerin yüklemlerinde üçüncü tekil şahıs Basit Şimdiki Zaman çekim eki -s, -es, -ies vardır.
Ali wants a cat.
He wants a cat.
I want a dog.
Tom wants a book.
He wants a book.
You want a bag.
Ayşe wants a shirt.
She wants a shirt.
I want a jacket.
Sue wants a flower.
She wants a flower.
Mary wants a table.
She wants a table.
Bill wants a doctor.
He wants a doctor.
Sinem wants a rose.
She wants a rose.
Kemal wants a television.
He wants a television.
Hasan wants a radio.
He wants a radio.
Ann wants a glass.
She wants a glass.
Ali bi kedi ister.
O bi kedi ister.
Ben bi köpek isterim.
Tom bi kitap ister.
O bi kitap ister.
Sen bi çanta istersin.
Ayşe bi gömlek ister.
O bi gömlek ister.
Ben bi ceket isterim.
Sue bi çiçek ister.
O bi çiçek ister.
Mary bi masa ister.
O bi masa ister.
Bill bi doktor ister.
O bi doktor ister.
Sinem bi gül ister.
O bi gül ister.
Kemal bi televizyon ister.
O bi televizyon ister.
Hasan bi radyo ister.
O bi radyo ister.
Ann bi bardak ister.
O bi bardak ister.
Bu tanımlık süt, su, çay, tuz gibi sayılamayan nesne adlarıyla kullanılmaz. Çünkü bu nesnelerin herkes tarafından kabul edilmiş değişmez, tekbiçim, kesin hacimleri yoktur.
 
A ya da AN
 
İngilizcede sayılabilen varlıklar için kullanılan ve herhangi bir anlamındaki ‘a’ tanımlığı ünlü bir harfle başlayan kelimelerin önünde an olarak kullanılır. Bunun sebebi konuşmada akıcılığı sağlamaktır.
a
an
a cat bi kedi
an orange bi portakal
a book bi kitap
an umbrella bi şemsiye
a car bi araba
an apple bi elma
a house bi ev
an egg bi yumurta
a bird bi kuş
an expectation bi beklenti
a horse bi at
an orphan bi yetim
a spoon bi kaşık
an order bi emir (sipariş)
a child bi çocuk
an elephant bi fil
a door bi kapı
an ox bi öküz
a doctor bi doktor
an artist bi sanatçı
a rose bi gül
an actor bi aktör
Herhangi bi anlamında sayılabilen nesnelerle kullanılan ‘a’ tanımlığının bazı kelimelerin önünde ‘an’ olarak kullanılmasının sebebi sebebi, ‘a’ tanımlığından sonra gelen kelimenin ünlü bir sesle başlamasıdır. Bu cümleyi iyi anlayınız. Bu cümlede söylediğim, böyle bir kelimenin ünlü bir sesle başladığıdır, ünlü bir harfle değil. Bir kelimenin ilk harfi a, e, i, o, u ünlü harflerinden olabilir. Bu sesler Türkçede her kelimede aynı sesleri verir. Çünkü Türkçede yazdığımız gibi okuruz ve okuduğumuz gibi yazarız. İngilizcede kelimeleri okuduğumuz gibi yazmak ve yazdığımız gibi okumak mümkün değildir. İngiliz alfabesinde harfler her kelimede aynı sesleri vermeyebilir. Öyleyse bir kelimenin önünde bu tanımlığı ‘a’ mı ‘an’ mı olacağına karar vermek için, kelimenin ilk harfine değil, telaffuzunda ilk sesin ünlü mü ünsüz mü olduğuna dikkat etmeliyiz.
Örneğin ‘university’ kelimesinin ilk harfi ‘u’ olduğu halde okunuşu ünsüz bir harf olan ‘y’ ile başlar ve /yu:ni’vö:sıti/ okunur. Bu nedenle ‘bi üniversite’ demek için tanımlık ‘a’ olmalı.
university /yu:ni’vö:sıti/ üniversite. a university bi üniversite
unit
/’yu:nit/ ünite a unit bi ünite
İngilizce ‘saat’ anlamındaki ‘hour’ kelimesinin ilk harfi ‘h’ olduğu halde okunuşu ünlü ses ‘a’ ile başlar ve /’auı/ okunur. Bu nedenle ‘bi saat’ demek için tanımlık ‘an’ olmalı.
hour /’auı/ saat an hour bi saat
Bu tanımlıktan sonra gelen kelime ünlü bir sesle başlarsa tanımlığın ‘an’ olma sebebi konuşmada akıcılığı sağlamaktır.
Bu kural Türkçe kaynaştırma harfi kuralına benzer. Türkçe ünlü sesle biten kelimelere ünlü bir ses ek olarak gelirken bu seslerin arasına ünsüz bir kaynaştırma harfi girer.
Türkçede kelime sonlarına gelen ‘-a -e’ yönelme hali ekleri ünlüdür. Bu ekler (sesler) ünsüz bir harfle biten kelimenin sonuna gelirken kaynaştırma harfi istemez.
okul
bakkal
duvar
ev
okul-a
bakkal-a
duvar-a
ev-e
okula
bakkala
duvara
eve
Sinema, tiyatro, hastane, eğlence, kelimelerinin son harfleri ünlüdür. Yönelme hal ekleri ‘-a -e’ de ünlüdür. Ünlülerin arasına kaynaştırma harfi ‘-y’girer.
sinema
tiyatro
hastane
eğlence
sinema-y-a
tiyatro-y-a

hastane-y-e

eğlence-y-e
sinemaya
tiyatroya

hasteneye

eğlenceye
Aşağıdaki cümlelerde sayılabilen nesneler vardır. Bu nesnelerin ilk sesleri ünlüdür. Bu nedenle bu kelimelerin tanımlığı ‘an’ olarak kullanılmıştır.
I want an orange.
Ayten wants an apple.
She wants an apple.
I want an umbrella.
Kemal wants an egg.
He wants an egg.
I know an orphan.
I want an order.
I want an elephant.
I want an ox.
I know an artist.
Mehmet knows an actor.
He knows an actor.
Sinem wants an apple.
She wants an apple.
Dilek wants an umbrella.
She wants an umbrella.
Ben bi portakal isterim.
Ayten bi elma ister.
O bi elma ister.
Ben bi şemsiye isterim.
Kemal bi yumurta ister.
O bi yumurta ister.
Ben bi yetim tanırım.
Ben bi emir/sipariş isterim.
Ben bi fil isterim.
Ben bi öküz isterim.
Ben bi sanatçı tanırım.
Mehmet bi aktör tanır.
O bi aktör tanır.
Sinem bi elma ister.
O bi elma ister.
Dilek bi şemsiye ister.
O bi şemsiye ister.
Bu tanımlık süt, su, çay, tuz gibi sayılamayan nesne adlarıyla kullanılmaz. Çünkü bu nesnelerin herkes tarafından kabul edilmiş değişmez, tekbiçim, kesin hacimleri yoktur.
 
SOME /sam/
BİRAZ (BİR MİKTAR)
 
Bazı nesnelerin değişmez tekbiçim ölçüleri yoktur. Bu nesneler su, tuz, şeker, un, para, ekmek, peynir, bal, deterjan gibi nesnelerdir. Bu nesneleri bir süt, bir su gibi adet olarak sayamayız. Bu nesnelerin azı da çoğu da aynı adı alır. Yani bir damla da olsa bir kova da olsa sütün adı daima süttür. Bir dilim de olsa bir somun da olsa ekmeğin adı daima ekmektir. Bu nesneleri ‘biraz süt, biraz ekmek, biraz yağ, biraz peynir, biraz şeker, biraz para, biraz un, biraz su şeklinde belirtebiliriz.
Some kelimesini Türkçeye biraz diye çeviririz. Fakat bu kelime az anlamındadeğildir. Bu kelime bir miktar anlamında biraz demektir. Biraz süt denildiğinde sütün miktarı söyleyen kişiye göre değişir. Bir anne bebeğini beslemek için biraz süt ister. Bir mandıracı da bir şehre yetecek miktarda yoğurt yapmak için biraz süt ister. Her iki kişinin de ihtiyaç duyduğu süt biraz süttür. Yani kendilerince bir miktar süttür ve çok farklı miktardırlar. Demek ki, some kelimesinin kesin bir ölçüsü yoktur. Duruma, kişiye ve ihtiyaca göre değişken bir miktardır.
biraz süt
biraz ekmek
biraz tuz
biraz bal
biraz şeker
biraz para
biraz nane
biraz peynir
(bir miktar süt)
(bir miktar ekmek)
(bir miktar tuz)
(bir miktar bal)
(bir miktar şeker)
(bir miktar para)
(bir miktar nane)
(bir miktar peynir)
Some kelimesi İngilizcede tanımladığı nesne adının önünde kullanılır.
some milk /sam milk/
some water /sam wootır/
some bread /sam bred/
some salt /sam solt/
some honey /sam hani/
some sugar /sam şuugır/
some money /sam mani/
some coffee /sam kafi/
some tea /sam tii/
some mint /sam mint/
some cheese /sam çiiz/
some detergent /sam ditörcınt/
biraz süt
biraz su
biraz ekmek
biraz tuz
biraz bal
biraz şeker
biraz para
biraz kahve
biraz çay
biraz nane
biraz peynir
biraz deterjan
Aşağıdaki cümlelerin nesneleri sayılamayan varlıktır ve some ile belirtilmiştir.
I want some milk.
I want some money.
I want some water.
I want some butter.
I want some tea.
I want some coffee.
I want some wine.
I want some bread.
I want some salt.
I want some food.
I want some mint.
I want some cake.
I want some money.
I want some drink.
I want some sugar.
I want some detergent.
I want some meat.
I want some time.
I want some wine.
I want some paint.
They want some water.
They want some milk.
They want some bread.
They want some money.
They want some tea.
They want some butter.
They want some sugar.
They want some meat.
They want some time.
They want some wine.
They want some paint.
They want some coffee.
We want some bread.
We want some honey.
We want some money.
We want some fruit.
We want some time.
We want some meat.
We want some bread.
We want some tea.
We want some water.
You want some tea.
You want some bread.
You want some wine.
You want some butter.
You want some food.
You want some sugar.
You want some money.
You want some meat.
You want some cheese.
Ben biraz süt isterim.
Ben biraz para isterim.
Ben biraz su isterim.
Ben biraz tereyağı isterim.
Ben biraz çay isterim.
Ben biraz kahve isterim.
Ben biraz şarap isterim.
Ben biraz ekmek isterim.
Ben biraz tuz isterim.
Ben biraz yiyecek isterim.
Ben biraz nane isterim.
Ben biraz kek isterim.
Ben biraz para isterim.
Ben biraz içki isterim.
Ben biraz şeker isterim.
Ben biraz deterjan isterim.
Ben biraz et isterim.
Ben biraz zaman isterim.
Ben biraz şarap isterim.
Ben biraz boya isterim.
Onlar biraz su ister.
Onlar biraz süt ister.
Onlar biraz ekmek ister.
Onlar biraz para ister.
Onlar biraz çay ister.
Onlar biraz tereyağı ister.
Onlar biraz şeker ister.
Onlar biraz et ister.
Onlar biraz zaman ister.
Onlar biraz şarap ister.
Onlar biraz boya ister.
Onlar biraz kahve ister.
Biz biraz ekmek isteriz.
Biz biraz bal isteriz.
Biz biraz para isteriz.
Biz biraz meyve isteriz.
Biz biraz zaman isteriz.
Biz biraz et isteriz.
Biz biraz ekmek isteriz.
Biz biraz çay isteriz.
Biz biraz su isteriz.
Sen biraz çay istersin.
Sen biraz ekmek istersin.
Sen biraz şarap istersin.
Sen biraz tereyağı istersin.
Sen biraz yiyecek istersin.
Sen biraz şeker istersin.
Sen biraz para istersin.
Sen biraz et istersin.
Sen biraz peynir istersin.
Aşağıdaki cümlelerin fiilleri geçişlidir, nesneleri vardır. Sayılabilen nesnelerde ‘bi’ anlamında ‘a’, sayılamayan nesnelerde ‘biraz’ anlamında ‘some’ vardır.
I want a book.
You want a notebook.
They want a car.
Kemal wants a car.
He wants a car.
We want some money.
They want some milk.
Ayşe wants some water.
She wants some water.
Sinem wants some butter.
She wants some butter.
David wants some wine.
He wants some wine.
Susan wants some honey.
She wants some honey.
Tom wants some money.
He wants some money.
Victor wants a dog.
He wants a dog.
Pamela wants a cat.
She wants a cat.
Alex wants a horse.
He wants a horse.
Uğur wants a book.
He wants a book.
Cem wants some mint.
He wants some mint.
Ben bi kitap isterim.
Sen bi defter istersin.
Onlar bi araba ister.
Kemal bi araba ister.
O bi araba ister.
Biz biraz bal isteriz.
Onlar biraz süt isterler.
Ayşe biraz su ister.
O biraz su ister.
Sinem biraz tereyeğı ister.
O biraz tereyeğı ister.
David biraz şarap ister.
O biraz şarap ister.
Susan biraz bal ister.
O biraz bal ister.
Tom biraz para ister.
O biraz para ister.
Victor bi köpek ister.
O bi köpek ister.
Pamela bi kedi ister.
O bi kedi ister.
Alex bi at ister.
O bi at ister.
Uğur bi kitap ister.
O bi kitap ister.
Cem biraz nane ister.
O biraz nane ister.
Bir sözlükten birkaç kelime öğrenerek siz de ne istediğinizi söyleyen basit cümleler kurabilirsiniz.
 
ÇOĞULLUK: PLURALITY
Bilirsiniz ki, Türkçede sayılabilen nesneleri (varlıkları) çoğul söylemek için aşağıdaki örneklerde olduğu gibi varlık adlarının sonuna ‘-ler, -lar’ çoğul eklerinden uygun olanını getiririz. Bu ekler varlıkların birden fazla olduğunu anlatır.
 
Tekil
 Çoğul
 
bir ev
bir kedi
bir araba
bir kuş ev-ler
kedi-ler
araba-lar
kuş-lar evler
kediler
arabalar
kuşlar
 
Plural -s, -es, -ies
 
Türkçedeki ‘-ler, -lar’ çoğul eklerinin karşılığında İngilizcede ‘-s’ eki vardır. İngilizcede varlık adlarının sonuna getirilen ‘-s’ eki varlıkları çoğul hale getirir.
 
Singular
 Tekil
 
a house
a cat
a car
a table
a bird
a dog bi ev
bi kedi
bi araba
bi masa
bi kuş
bi köpek
 
 
 
Plural
 Çoğul
 
houses
cats
cars
tables
birds
dogs evler
kediler
arabalar
masalar
kuşlar
köpekler
 
İngilizcede varlıkları çoğul belirten ‘-s’ eki, kelimelerin hangi harflerle bittiğine göre bazan ‘-es’ bazan ‘-ies’ olarak yazılır.
            Basit Şimdiki Zamanda üçüncü tekil şahıs özneli yüklemlerin sonuna ‘-s’ eki getirmeyi öğrendiniz. Bu ekin bazan ‘-es’ bazan ‘-ies’ olarak yazıldığını hatırlayın. Şimdi öğrendiğiniz çoğul ‘-s’ çoğul eki için de aynı yazım kuralları geçerlidir. Bu ek, kelimelerin hangi harflerle bittiğine göre bazan ‘-es’ bazan ‘-ies’ olarak yazılır.
 
            -es: Kelimelerin son harfleri ‘-ss, -sh, -ch, -x’ ya da ‘-o’ ise ‘-es’ eki gelir.
 
 
            -ies: Kelimelerin son harfi ‘-y’ ise ve ‘-y’den önce ünsüz harf varsa, ‘-y’ harfi düşer ve ‘-ies’ eki gelir.
 
-s
houses
cats
cars
tables
birds
horses
trees
doctors
roses
dogs evler
kediler
arabalar
masalar
kuşlar
atlar
ağaçlar
doktorlar
güller
köpekler
 
-es
Kelimelerin son harfleri ‘-ss, -sh, -ch, -x’ ya da ‘-o’ ise kelimelere ‘-es’ gelir.
 
Tekil
 Çoğul
 
kiss : öpücük
brush : fırça
wish : dilek
box : kutu
potato : patates
tomato : domates kisses : öpücükler
brushes : fırçalar
wishes : dilekler
boxes : kutular
potatoes : patatesler
tomatoes : domatesler
 
‘O’ harfi ile biten birkaç kelime bu kurala dahil değildir. Bu kelimeler İngilizceye başka dillerden gelmiş olan kelimelerdir. Bu kelimelere sadece ‘-s’ gelir.
 
Tekil
 Çoğul
 
piano : piyano
photo : fotoğraf
radio : radyo
studio : stüdyo pianos : piyanolar
photos : fotoğraflar
radios : radyolar
studios : stüdyolar
 
Aşağıdaki cümleleri çalışınız.
 
I want a potato.
I want a tomato.
I want a box.
I want a brush.
I want a kiss. Ben bi patates isterim.
Ben bi domates isterim.
Ben bi kutu isterim.
Ben bi fırça isterim.
Ben bi öpücük isterim.
 
                                
 
I want potatoes.
I want tomatoes.
I want boxes.
I want brushes.
I want kisses. Ben patatesler isterim.
Ben domatesler isterim.
Ben kutular isterim.
Ben fırçalar isterim.
Ben öpücükler isterim.
 
-ies
Bir varlık adının son harfleri ‘-y’ ise ve ‘-y’ harfinden önce ünsüz harf varsa kelimenin sonundaki ‘-y’ harfi düşer ve kelimeye ‘-ies’ gelir.
 
Tekil
 Çoğul
 
lady : bayan, hanım
baby : bebek
country : ülke
university : üniversite
city : şehir ladies : bayanlar, hanımlar
babies : bebekler
countries : ülkeler
universities : üniversiteler
cities : şehirler
 
Eğer ‘-y’ harfinden önce ünlü harf varsa bu kelimelere sadece ‘-s’ gelir.
 
Tekil
 Çoğul
 
boy : erkek çocuk, delikanlı
donkey : eşek
day : gün
toy : oyuncak boys : erkek çocuklar, delikanlılar
donkeys : eşekler
days : günler
toys : oyuncaklar
 
İngilizcede -f ve -fe şeklinde biten oniki kelime farklı bir yolla çoğul yapılır. Bu kelimelerin sonundaki -f ve -fe düşer ve kelimeye -ves gelir.
 
Tekil
 Çoğul
 
life : hayat, yaşam
knife : bıçak
self : benlik
calf : buzağı
leaf : yaprak
loaf : somun
thief : hırsız
sheaf : demet
shelf : raf
half : yarım
wife : zevce, eş
wolf : kurt lives : hayatlar, yaşamlar
knives : bıçaklar
selves : benlikler
calves : buzağılar
leaves : yapraklar
loaves : somunlar
thieves : hırsızlar
sheaves : demetler
shelves : raflar
halves : yarımlar
wives : zevceler, eşler
wolves : kurtlar
 
Birkaç kelimenin çoğulu, içlerindeki bazı harflerin değiştirilmesiyle olur. Bu istisna kelimeler azdır. Bilirsiniz ki dili iyi öğrenmek gerekir. Fakat siz bu istisna durumları şimdilik fazla önemsemeyin. Bu birkaç istisnayı pek önemseyin. Öğrenme hevesinizi ve azminizi öldürmeyin.
 
Tekil
 Çoğul
 
man: adam
woman: kadın
goose: kaz
foot: ayak
tooth: diş
mouse: fare
ox: öküz
child: çocuk men: adamlar
women: kadınlar
geese: kazlar
feet: ayaklar
teeth: dişler
mice: fareler
oxen: öküzler
children: çocuklar
 
Birkaç nesne çoğul eki almadan çoğul olarak kullanılabilir.
 
Tekil
 Çoğul
 
sheep: koyun
deer: geyik, karaca sheep: koyunlar
deer: geyikler, karacalar 
 
Türkçede bazı nesne adlarını gereksiz bir şekilde çoğul söyleriz. Bu varlıklar su, tuz, un, para, ekmek, peynir gibi sayılamayanlar sınıfındadır. Bilirsiniz ki bir nesnenin miktarı ne olursa olsun adı değişmezse sayılamayanlar sınıfındadır. Örneğin az ya da çok olsun çöp çöptür. Yol eşyası (bagaj) az ya da çok olsun adı aynıdır. Evödevi az ya da olsun adı daima evödevidir. Türkçedeki bu yanlışları İngilizce’ye taşımayın. İngilizce bu yanlışları kaldırmaz. Aşağıdaki nesne adları bunlara örnektir.
 
information : danışma
knowledge : bilgi
homework :evödevi
furniture :mobilya
baggage :bagaj, yük
luggage :bagaj, yük
rubbish :çöp
advice :tavsiye
news :haber (s harfi kendinden)
 
Çoğul halleri kural dışı olan kelimeler azdır. Bunları zamanla öğreneceksiniz.
            Yabancı dil öğrenirken, bazı dilbilgisi kuralları anadilimizle örtüşmeyebilir. Bunları olduğu gibi kabullenip kullanmayı başarmalısınız. İngilizce cümlelerdeki çoğul kullanımıyla ilgili bir farka dikkat etmelisiniz. Biz Türkçemizde bir kelimelerin önünde çoğul anlatım için sayı (miktar) sıfatlarını söylediğimizde, sayı sıfatlarının varlıkları çoğul söylemeye yettiğini düşünerek kelimelerin sonunda ‘-ler, -lar’ çoğul eklerini gereksiz bulup kullanmayız. Aşağıdaki örneklerde bunu görebilirsiniz.
 
Ben oyuncaklar isterim. Benim kitaplarım var.
 
 
 
Ben iki oyuncak isterim.
Ben on oyuncak isterim.
Ben çok oyuncak isterim. Benim iki kitabım var.
Benim on kitabım var.
Benim çok kitabım var. 
 
Yukarıdaki ilk cümlerdeki nesneler ‘oyuncaklar, kitaplar’ şeklinde çoğuldur. sonraki cümlelerde geçen oyuncak ve kitap kelimelerinin önündeki iki, on ve çok sayı sıfatları nesneleri çoğul anlatmaya yettiği için ‘-lar’, çoğul eki gereksiz görülüp kullanılmamıştır. Türkçede böyle iken İngilizcede varlıkları çoğul söylerken kelimelerin önünde sayı sıfatları olsa bile kelimelerin çoğul ekleri vardır. Bu önemli bir kuraldır. Aşağıdaki örneklerde bunu görebilirsiniz. Bu kuralı unutmayın.
 
I want toys.
I want two toys.
I want ten toys. Ben oyuncaklar isterim.
Ben iki oyuncak(lar) isterim.
Ben on oyuncak(lar) isterim.
 
Devam
 
BASİT ŞİMDİKİ ZAMAN CÜMLE TEKRARI
Basit Şimdiki Zaman cümle örnekleri çalışacağız. Bilirsiniz ki İngilizcede bir özne ve ardından bir fiille Basit Şimdiki Zaman cümleleri söyleyebilirsiniz.
            Basit Şimdiki Zaman cümlelerinin özneleri I (ben), you (sen, siz), we (biz) they (onlar) şahıs zamirlerinden biri ya da birkaçıysa fiilin yalın hali gelir.
 
I swim.
You swim.
We swim.
They swim. Ben yüzerim.
Sen yüzersin.
Biz yüzeriz.
Onlar yüzer.
 
I drink.
You drink.
We drink.
They drink. Ben içerim.
Sen içersin.
Biz içeriz.
Onlar içer.
 
I run.
You run.
We run.
They run. Ben koşarım.
Sen koşarsın.
Biz koşarız.
Onlar koşar.
 
Basit Şimdiki Zamanlı bir cümlenin öznesi bir üçüncü tekil şahıs ise cümlenin fiiline sonek ‘-s’ (basit şimdiki zaman üçüncü tekil şahıs çekim eki) gelir.
            Üçüncü tekil şahıs özneleri: Ali, Ayşe gibi özel isim, kedi, gibi cins isim ya da bu isimlerin yerine he, she, it üçüncü tekil şahıs zamirleridir. Bunlardan başka this (bu), that (şu) gibi işaret zamirleri ve one (biri) de üçüncü tekil şahıs özneleridir.
            -s: Aşağıdaki Basit Şimdiki Zaman cümlelerinin özneleri birer üçüncü tekil şahıstır ve bu cümlenin fiilinin sonunda sonek ‘-s’ (basit şimdiki zaman üçüncü tekil şahıs çekim eki) vardır.
 
Mary walks.
She walks. Mary yürür.
O yürür.
 
Tom swims.
He swims. Tom yüzer.
O yüzer.
 
 Cümlelerin fiilleri geçişliyse fiillerin nesnelerini söylemelisiniz. Aşağıdaki cümlelerin fiilleri geçişlidir ve nesneleri vardır.
 
Mary likes milk.
She drinks milk. Mary süt sever.
O süt içer.
 
Tom likes coffee.
He drinks coffee. Tom kahve sever.
O kahve içer.
 
Basit Şimdiki Zaman cümlelerinin fiillerinin sonundaki üçüncü tekil şahıs çekim eki ‘-s’ bazı fiilerde ‘-es’, ya da ‘-ies’ şeklinde yazılır. Bu üç farklı yazımdan hangini kullanacağınıza fiillerin son harflerine bakarak karar vereceksiniz.
      
 -es: Bir fiilin son harfleri ‘-ss, -sh, -ch, -x ya da -o’ ise o fiile ‘-es’ gelir.
 
            -ss
 
I miss Mary.
Tom misses Sally.
He misses Sally. Ben Mary’yi özlerim.
Tom Sally’yi özler.
O Sally’yi özler. 
 
-sh
 
I wash cars.
Jack washes cars.
He washes cars. Ben arabalar yıkarım.
Jack arabalar yıkar.
O arabalar yıkar. 
 
-ch
 
I watch television.
David watches television.
He watches television. Ben televizyon seyrederim.
David televizyon seyreder.
O televizyon seyreder. 
 
I teach English.
Mustafa teaches English.
He teaches English. Ben İngilizce öğretirim.
Mustafa İngilizce öğretir.
O İngilizce öğretir. 
 
 -x
 
You box.
Henry boxes.
He boxes. Sen boks yaparsın.
Henry boks yapar.
O boks yapar. 
 
 -o
 
I go.
You go.
We go.
They go. Ben giderim.
Sen gidersin.
Biz gideriz.
Onlar giderler. 
 
 
 
Mary goes.
She goes. Mary gider.
O gider. 
 
Bill goes.
He goes. Bill gider.
O gider. 
 
-ies: Bir fiilin son harfi ‘-y’ ise ve ‘-y’den önce ünsüz harf varsa bu ‘-y’ harfi düşer ve fiile ‘-ies’ gelir.
 
I cry.
You cry.
We cry.
They cry. Ben ağlarım.
Sen ağlarsın.
Biz ağlarız.
Onlar ağlar. 
 
 
 
Sam cries.
He cries. Sam ağlar.
O ağlar. 
 
Judi cries.
She cries. Judi ağlar.
O ağlar. 
 
 
 
They fry fish.
Mary fries fish.
She fries fish. Onlar balık kızartır.
Mary balık kızartır.
O balık kızartır. 
 
‘-y’ harfinden önce ünlü harf (a, e, i, o, u) varsa bu fiillere sadece ‘-s’ gelir.
 
I say everything.
Mary says everything.
She says everything. Ben herşeyi derim (söylerim).
Mary herşeyi der (söyler).
O herşeyi der (söyler). 
 
 
 
They buy fish.
Mary buys fish.
She buys fish. Onlar balık satınalır.
Mary balık satınalır.
O balık satınalır.
 
Bu cümlelerin özneleri I (ben), you (sen, siz), we (biz), they (onlar) şahıs zamirlerinden biri ya da birkaçı ise fiilin yalın hali kullanılır. Cümlelerin özneleri ‘biz’ yerine ‘Ali ve ben’ olabilir, ‘onlar’ yerine ‘kediler’ ya da ‘Ali ve Ayşe’ olabilir. Bunlar sizi yanıltmasın. Bu çeşit özneler de çoğul öznelerdir ve fiil yalın kullanılır.
             “Kediler süt sever.” cümlesindeki ‘kediler’ yerine ‘onlar’ şahıs zamirini kullanabiliriz.
 
Kediler süt sever.
Onlar süt sever. Cats like milk.
They like milk.
 
 
 
Kuşlar uçar.
Onlar uçar. Birds fly.
They fly.
 
Şimdi çalışacağınız cümlelerde dikkat etmeniz gereken kurallar;
 
·       Basit şimdiki zaman cümlelerinin özneleri I (ben), you (sen, siz), we (biz), they (onlar) şahıs zamirleriyse, ‘biz’ yerine ‘Ali ve ben’, ‘onlar’ yerine ‘kediler’ ya da ‘Ali ve Ayşe’ gibi çoğulsa öznelerden sonra fiilin yalın halini kullanın.
 
·       Basit şimdiki zaman cümlelerinin özneleri üçüncü tekil şahıs ise, cümlelerin fiillerine sonek olarak Basit Şimdiki Zaman üçüncü tekil şahıs çekim eki ‘-s’ sesini getirin. Bu ek, fiillerin hangi harflerle bittiğine göre -es, ya da -ies olarak yazılır ve telaffuza da yansır.
 
·       Cümlelerin fiilleri geçişli ise bu fiillerin nesnelerini söyleyin.
 
 GENİŞ ZAMAN CÜMLELERİ
 
I like coffee.
I drink coffee.
I like tea.
I drink tea.
I like milk.
I drink milk.
I like chicken.
I eat chicken.
I like fruit.
I eat fruit.
I like fish.
I eat fish.
I like meat.
I eat meat.
I like football.
I play football.
I like music.
I like cats.
I like dogs.
I like birds.
I like horses.
I like flowers.
I grow flowers.
I sell flowers.
I like students.
I like books.
I like villages.
I like forests.
I protect forests.
I like toys.
I like roses.
I grow roses.
I sell roses.
I like vegetables.
I grow vegetables.
I sell vegetables.
I eat vegetables.
I like parties.
I like stories.
I write stories.
I read stories.
I like children. Ben kahve severim.
Ben kahve içerim.
Ben çay severim.
Ben çay içerim.
Ben süt severim.
Ben süt içerim.
Ben tavuk severim.
Ben tavuk yerim.
Ben meyve severim.
Ben meyve yerim.
Ben balık severim.
Ben balık yerim.
Ben et severim.
Ben et yerim.
Ben futbol severim.
Ben futbol oynarım.
Ben müzik severim.
Ben kedileri severim.
Ben köpekleri severim.
Ben kuşları severim.
Ben atları severim.
Ben çiçekleri severim.
Ben çiçekler yetiştiririm.
Ben çiçekler satarım.
Ben öğrencileri severim.
Ben kitapları severim.
Ben köyleri severim.
Ben ormanları severim.
Ben ormanları korurum.
Ben oyuncakları severim.
Ben gülleri severim.
Ben güller yetiştiririm.
Ben güller satarım.
Ben sebzeleri severim.
Ben sebzeler yetiştiririm.
Ben sebzeler satarım.
Ben sebzeler yerim.
Ben partileri severim.
Ben hikayeleri severim.
Ben hikayeler yazarım.
Ben hikayeler okurum.
Ben çocukları severim.
 
 
 
You like coffee.
You drink coffee.
You like tea.
You drink tea.
You like milk.
You drink milk.
You like fruit.
You eat fruit.
You like chicken.
You eat chicken.
You like fish.
You eat fish.
You like meat.
You eat meat.
You like football.
You play football.
You like music. Sen kahve seversin.
Sen kahve içersin.
Sen çay seversin.
Sen çay içersin.
Sen süt seversin.
Sen süt içersin.
Sen meyve seversin.
Sen meyve yersin.
Sen tavuk seversin.
Sen meyve yersin.
Sen balık seversin.
Sen balık yersin.
Sen et seversin.
Sen et yersin.
Sen futbol seversin.
Sen futbol oynarsın.
Sen müzik seversin.
 
 
 
You like cats.
You like dogs.
You like birds.
You like horses.
You like flowers.
You grow flowers.
You sell flowers.
You like students.
You like books.
You like villages.
You like forests.
You protect forests.
You like toys.
You like roses.
You grow roses.
You sell roses.
You like vegetables.
You grow vegetables.
You sell vegetables.
You eat vegetables.
You like parties.
You like stories.
You write stories.
You read stories.
You like children. Sen kedileri seversin.
Sen köpekleri seversin.
Sen kuşları seversin.
Sen atları seversin.
Sen çiçekleri seversin.
Sen çiçekler yetiştirirsin.
Sen çiçekler satarsın.
Sen öğrencileri seversin.
Sen kitapları seversin.
Sen köyleri seversin.
Sen ormanları seversin.
Sen ormanları korursun.
Sen oyuncakları seversin.
Sen gülleri seversin.
Sen güller yetiştirirsin.
Sen güller satarsın.
Sen sebzeleri seversin.
Sen sebzeler yetiştirirsin.
Sen sebzeler satarsın.
Sen sebzeler yersin.
Sen partileri seversin.
Sen hikayeleri seversin.
Sen hikayeler yazarsın.
Sen hikayeler okursun.
Sen çocukları seversin.
 
 
 
We like coffee.
We drink coffee.
We like tea.
We drink tea.
We like milk.
We drink milk.
We like fruit.
We eat fruit.
We like fish.
We eat fish.
We like chicken.
We eat chicken.
We like meat.
We eat meat.
We like football.
We play football.
We like music. Biz kahve severiz.
Biz kahve içeriz.
 
BASİT ŞİMDİKİ ZAMAN CÜMLE TEKRARI
Basit Şimdiki Zaman cümle örnekleri çalışacağız. Bilirsiniz ki İngilizcede bir özne ve ardından bir fiille Basit Şimdiki Zaman cümleleri söyleyebilirsiniz.
            Basit Şimdiki Zaman cümlelerinin özneleri I (ben), you (sen, siz), we (biz) they (onlar) şahıs zamirlerinden biri ya da birkaçıysa fiilin yalın hali gelir.
 
I swim.
You swim.
We swim.
They swim. Ben yüzerim.
Sen yüzersin.
Biz yüzeriz.
Onlar yüzer.
 
I drink.
You drink.
We drink.
They drink. Ben içerim.
Sen içersin.
Biz içeriz.
Onlar içer.
 
I run.
You run.
We run.
They run. Ben koşarım.
Sen koşarsın.
Biz koşarız.
Onlar koşar.
 
Basit Şimdiki Zamanlı bir cümlenin öznesi bir üçüncü tekil şahıs ise cümlenin fiiline sonek ‘-s’ (basit şimdiki zaman üçüncü tekil şahıs çekim eki) gelir.
            Üçüncü tekil şahıs özneleri: Ali, Ayşe gibi özel isim, kedi, gibi cins isim ya da bu isimlerin yerine he, she, it üçüncü tekil şahıs zamirleridir. Bunlardan başka this (bu), that (şu) gibi işaret zamirleri ve one (biri) de üçüncü tekil şahıs özneleridir.
            -s: Aşağıdaki Basit Şimdiki Zaman cümlelerinin özneleri birer üçüncü tekil şahıstır ve bu cümlenin fiilinin sonunda sonek ‘-s’ (basit şimdiki zaman üçüncü tekil şahıs çekim eki) vardır.
 
Mary walks.
She walks. Mary yürür.
O yürür.
 
Tom swims.
He swims. Tom yüzer.
O yüzer.
 
 Cümlelerin fiilleri geçişliyse fiillerin nesnelerini söylemelisiniz. Aşağıdaki cümlelerin fiilleri geçişlidir ve nesneleri vardır.
 
Mary likes milk.
She drinks milk. Mary süt sever.
O süt içer.
 
Tom likes coffee.
He drinks coffee. Tom kahve sever.
O kahve içer.
 
Basit Şimdiki Zaman cümlelerinin fiillerinin sonundaki üçüncü tekil şahıs çekim eki ‘-s’ bazı fiilerde ‘-es’, ya da ‘-ies’ şeklinde yazılır. Bu üç farklı yazımdan hangini kullanacağınıza fiillerin son harflerine bakarak karar vereceksiniz.
      
 -es: Bir fiilin son harfleri ‘-ss, -sh, -ch, -x ya da -o’ ise o fiile ‘-es’ gelir.
 
            -ss
 
I miss Mary.
Tom misses Sally.
He misses Sally. Ben Mary’yi özlerim.
Tom Sally’yi özler.
O Sally’yi özler. 
 
-sh
 
I wash cars.
Jack washes cars.
He washes cars. Ben arabalar yıkarım.
Jack arabalar yıkar.
O arabalar yıkar. 
 
-ch
 
I watch television.
David watches television.
He watches television. Ben televizyon seyrederim.
David televizyon seyreder.
O televizyon seyreder. 
 
I teach English.
Mustafa teaches English.
He teaches English. Ben İngilizce öğretirim.
Mustafa İngilizce öğretir.
O İngilizce öğretir. 
 
 -x
 
You box.
Henry boxes.
He boxes. Sen boks yaparsın.
Henry boks yapar.
O boks yapar. 
 
 -o
 
I go.
You go.
We go.
They go. Ben giderim.
Sen gidersin.
Biz gideriz.
Onlar giderler. 
 
 
 
Mary goes.
She goes. Mary gider.
O gider. 
 
Bill goes.
He goes. Bill gider.
O gider. 
 
-ies: Bir fiilin son harfi ‘-y’ ise ve ‘-y’den önce ünsüz harf varsa bu ‘-y’ harfi düşer ve fiile ‘-ies’ gelir.
 
I cry.
You cry.
We cry.
They cry. Ben ağlarım.
Sen ağlarsın.
Biz ağlarız.
Onlar ağlar. 
 
 
 
Sam cries.
He cries. Sam ağlar.
O ağlar. 
 
Judi cries.
She cries. Judi ağlar.
O ağlar. 
 
 
 
They fry fish.
Mary fries fish.
She fries fish. Onlar balık kızartır.
Mary balık kızartır.
O balık kızartır. 
 
‘-y’ harfinden önce ünlü harf (a, e, i, o, u) varsa bu fiillere sadece ‘-s’ gelir.
 
I say everything.
Mary says everything.
She says everything. Ben herşeyi derim (söylerim).
Mary herşeyi der (söyler).
O herşeyi der (söyler). 
 
 
 
They buy fish.
Mary buys fish.
She buys fish. Onlar balık satınalır.
Mary balık satınalır.
O balık satınalır.
 
Bu cümlelerin özneleri I (ben), you (sen, siz), we (biz), they (onlar) şahıs zamirlerinden biri ya da birkaçı ise fiilin yalın hali kullanılır. Cümlelerin özneleri ‘biz’ yerine ‘Ali ve ben’ olabilir, ‘onlar’ yerine ‘kediler’ ya da ‘Ali ve Ayşe’ olabilir. Bunlar sizi yanıltmasın. Bu çeşit özneler de çoğul öznelerdir ve fiil yalın kullanılır.
             “Kediler süt sever.” cümlesindeki ‘kediler’ yerine ‘onlar’ şahıs zamirini kullanabiliriz.
 
Kediler süt sever.
Onlar süt sever. Cats like milk.
They like milk.
 
 
 
Kuşlar uçar.
Onlar uçar. Birds fly.
They fly.
 
Şimdi çalışacağınız cümlelerde dikkat etmeniz gereken kurallar;
 
·       Basit şimdiki zaman cümlelerinin özneleri I (ben), you (sen, siz), we (biz), they (onlar) şahıs zamirleriyse, ‘biz’ yerine ‘Ali ve ben’, ‘onlar’ yerine ‘kediler’ ya da ‘Ali ve Ayşe’ gibi çoğulsa öznelerden sonra fiilin yalın halini kullanın.
 
·       Basit şimdiki zaman cümlelerinin özneleri üçüncü tekil şahıs ise, cümlelerin fiillerine sonek olarak Basit Şimdiki Zaman üçüncü tekil şahıs çekim eki ‘-s’ sesini getirin. Bu ek, fiillerin hangi harflerle bittiğine göre -es, ya da -ies olarak yazılır ve telaffuza da yansır.
 
·       Cümlelerin fiilleri geçişli ise bu fiillerin nesnelerini söyleyin.
 
 GENİŞ ZAMAN CÜMLELERİ
 
I like coffee.
I drink coffee.
I like tea.
I drink tea.
I like milk.
I drink milk.
I like chicken.
I eat chicken.
I like fruit.
I eat fruit.
I like fish.
I eat fish.
I like meat.
I eat meat.
I like football.
I play football.
I like music.
I like cats.
I like dogs.
I like birds.
I like horses.
I like flowers.
I grow flowers.
I sell flowers.
I like students.
I like books.
I like villages.
I like forests.
I protect forests.
I like toys.
I like roses.
I grow roses.
I sell roses.
I like vegetables.
I grow vegetables.
I sell vegetables.
I eat vegetables.
I like parties.
I like stories.
I write stories.
I read stories.
I like children. Ben kahve severim.
Ben kahve içerim.
Ben çay severim.
Ben çay içerim.
Ben süt severim.
Ben süt içerim.
Ben tavuk severim.
Ben tavuk yerim.
Ben meyve severim.
Ben meyve yerim.
Ben balık severim.
Ben balık yerim.
Ben et severim.
Ben et yerim.
Ben futbol severim.
Ben futbol oynarım.
Ben müzik severim.
Ben kedileri severim.
Ben köpekleri severim.
Ben kuşları severim.
Ben atları severim.
Ben çiçekleri severim.
Ben çiçekler yetiştiririm.
Ben çiçekler satarım.
Ben öğrencileri severim.
Ben kitapları severim.
Ben köyleri severim.
Ben ormanları severim.
Ben ormanları korurum.
Ben oyuncakları severim.
Ben gülleri severim.
Ben güller yetiştiririm.
Ben güller satarım.
Ben sebzeleri severim.
Ben sebzeler yetiştiririm.
Ben sebzeler satarım.
Ben sebzeler yerim.
Ben partileri severim.
Ben hikayeleri severim.
Ben hikayeler yazarım.
Ben hikayeler okurum.
Ben çocukları severim.
 
 
 
You like coffee.
You drink coffee.
You like tea.
You drink tea.
You like milk.
You drink milk.
You like fruit.
You eat fruit.
You like chicken.
You eat chicken.
You like fish.
You eat fish.
You like meat.
You eat meat.
You like football.
You play football.
You like music. Sen kahve seversin.
Sen kahve içersin.
Sen çay seversin.
Sen çay içersin.
Sen süt seversin.
Sen süt içersin.
Sen meyve seversin.
Sen meyve yersin.
Sen tavuk seversin.
Sen meyve yersin.
Sen balık seversin.
Sen balık yersin.
Sen et seversin.
Sen et yersin.
Sen futbol seversin.
Sen futbol oynarsın.
Sen müzik seversin.
 
 
 
You like cats.
You like dogs.
You like birds.
You like horses.
You like flowers.
You grow flowers.
You sell flowers.
You like students.
You like books.
You like villages.
You like forests.
You protect forests.
You like toys.
You like roses.
You grow roses.
You sell roses.
You like vegetables.
You grow vegetables.
You sell vegetables.
You eat vegetables.
You like parties.
You like stories.
You write stories.
You read stories.
You like children. Sen kedileri seversin.
Sen köpekleri seversin.
Sen kuşları seversin.
Sen atları seversin.
Sen çiçekleri seversin.
Sen çiçekler yetiştirirsin.
Sen çiçekler satarsın.
Sen öğrencileri seversin.
Sen kitapları seversin.
Sen köyleri seversin.
Sen ormanları seversin.
Sen ormanları korursun.
Sen oyuncakları seversin.
Sen gülleri seversin.
Sen güller yetiştirirsin.
Sen güller satarsın.
Sen sebzeleri seversin.
Sen sebzeler yetiştirirsin.
Sen sebzeler satarsın.
Sen sebzeler yersin.
Sen partileri seversin.
Sen hikayeleri seversin.
Sen hikayeler yazarsın.
Sen hikayeler okursun.
Sen çocukları seversin.
 
 
 
We like coffee.
We drink coffee.
We like tea.
We drink tea.
We like milk.
We drink milk.
We like fruit.
We eat fruit.
We like fish.
We eat fish.
We like chicken.
We eat chicken.
We like meat.
We eat meat.
We like football.
We play football.
We like music. Biz kahve severiz.
Biz kahve içeriz.
Biz çay severiz.
Biz çay içeriz.
Biz süt severiz.
Biz süt içeriz.
Biz meyve severiz.
Biz meyve yeriz.
Biz balık severiz.
Biz balık yeriz.
Biz tavuk severiz.
Biz tavuk yeriz.
Biz et severiz.
Biz et yeriz.
Biz futbol severiz.
Biz futbol oynarız.
Biz müzik severiz.
 
 
 
We like cats.
We like dogs.
We like birds.
We like horses.
We like flowers.
We grow flowers.
We sell flowers.
We like students.
We like books.
We like villages.
We like forests.
We protect forests.
We like toys.
We like roses.
We grow roses.
We sell roses.
We like vegetables.
We grow vegetables.
We sell vegetables.
We eat vegetables.
We like parties.
We like stories.
We write stories.
We read stories.
We like children. Biz kedileri severiz.
Biz köpekleri severiz.
Biz kuşları severiz.
Biz atları severiz.
Biz çiçekleri severiz.
Biz çiçekler yetiştiririz.
Biz çiçekler satarız.
Biz öğrencileri severiz.
Biz kitapları severiz.
Biz köyleri severiz.
Biz ormanları severiz.
Biz ormanları koruruz.
Biz oyuncakları severiz.
Biz gülleri severiz.
Biz güller yetiştiririz.
Biz güller satarız.
Biz sebzeleri severiz.
Biz sebzeler yetiştiririz.
Biz sebzeler satarız.
Biz sebzeler yeriz.
Biz partileri severiz.
Biz hikayeleri severiz.
Biz hikayeler yazarız.
Biz hikayeler okuruz.
Biz çocukları severiz.
 
 
 
I like tea.
Mary likes coffee. Ben çay severim.
Mary kahve sever.
I drink tea.
She drinks coffee. Ben çay içerim.
O kahve içer.
I like dogs.
She likes cats. Ben köpekleri severim.
O kedileri sever.
I want a dog.
She wants a cat. Ben bi köpek isterim.
O bi kedi ister.
I like chicken.
She likes fish. Ben tavuk severim.
O balık sever.
I eat chicken.
She eats fish. Ben tavuk yerim.
O balık yer.
I like green.
She likes red. Ben yeşili severim.
O kırmızıyı sever.
I like ice cream.
She likes cola. Ben dondurma severim.
O kola sever.
I want ice cream.
She wants cola. Ben dondurma isterim.
O kola ister.
I like football.
She likes basketball. Ben futbol severim.
O basketbol sever.
I play football.
She plays basketball. Ben futbol oynarım.
O basketbol oynar.
I grow flowers.
She grows vegetables. Ben çiçekler yetiştiririm.
O sebzeler yetiştirir.
I sell houses.
She sells cars. Ben evler satarım.
O arabalar satar.
I speak Turkish.
She speaks English. Ben Türkçe konuşurum.
O İngilizce konuşur.
I teach English.
She teaches French. Ben İngilizce öğretirim.
O Fransızca öğretir.
I like villages.
She likes towns. Ben köyleri severim.
O kasabaları sever.
I read books.
She watches television. Ben kitaplar okurum.
O televizyon seyreder.
I write novels.
She writes stories. Ben romanlar yazarım.
O hikayeler yazar.
 
Aşağıdaki iki cümlenin anlamı aynıdır.
 
A cat likes milk.
Cats like milk. Bi kedi süt sever.
Kediler süt sever.
 
“A cat likes milk.” bilinen özel belli bir kediden bahsetmiyor. “Cats like milk.” cümlesi de özel belli kedilerden bahsetmiyor. İlk cümle “Bi’ kedi süt sever.” ikinci cümle ise “Kediler süt sever.” şeklinde Türkçe’ye çevrilir. Her iki cümlede de aynı anlam vardır. Bu cümleler genelde böyledir diye bir anlam verir. “Bi’ fil çok su içer.” ya da “Filler çok su içer.” “Bi’ kuş uçar.” ya da “Kuşlar uçar.” cümleleri genelde böyle olduğunu söyler. Bu da demektir ki geneli ifade eden cümlelerin özneleri herhangi bir anlamındaki tanımlıkla tekil veya çoğul da olsa her iki cümle de aynı anlamı verir.
             Süt sevdiğimi söylemek için “Süt severim.” demem yeterlidir. Süt istediğimi söylemek istersem, normaldir ki “Biraz süt isterim.” diyebilirim. Çünkü bir miktar süt istemek için miktarı söyleyebiliriz. Süt sevmek gibi genel anlam veren bir cümlede sütün miktarı önemli değildir. Fakat genelde kedileri sevdiğimi söylemek için “Ben kedileri severim.” demeliyim.
 
 Aşağıdaki iki cümle anlam olarak aynıdır.
 
A cat drinks milk.
Cats drink milk. Bi kedi süt içer.
Kediler süt içer.
 
Aşağıdaki iki cümle anlam olarak aynıdır.
 
A bird flies.
Birds fly. Bi kuş uçar.
Kuşlar uçar.
 
Aşağıdaki iki cümle anlam olarak aynıdır.
 
A dog barks.
Dogs bark. Bi köpek havlar.
Köpekler havlar.
 
Aşağıdaki iki cümle anlam olarak aynıdır.
 
A lion eats meat.
Lions eat meat. Bi aslan et yer.
Aslanlar et yer.
 
Aşağıdaki iki cümle anlam olarak aynıdır.
 
A lion roars.
Lions roar. Bi aslan kükrer.
Aslanlar kükrer.
 
Aşağıdaki iki cümle anlam olarak aynıdır.
 
A child likes toys.
Children like toys. Bi çocuk oyuncakları sever.
Çocuklar oyuncakları sever.
 
                                Devam
 
HAVE /hev/
‘Have’ bir fiildir ve İngilizcede o kadar çok yerde kullanılır ki nerede ne anlamda kullanıldığını ezberlemek imkansızdır. Bu fiil birçok yerde kullanılıyorsa birçok anlamı vardır diye düşünmeyin. Bu fiilin birden fazla anlamı yoktur. Daha önce İngilizce öğrenmeye çalıştıysanız size bu fiilin anlamının ‘sahibolmak’ olduğu söylenilmiş olabilir. Bu fiili sadece ‘sahibolmak’ diye düşünürseniz sonraki bazı konularda kavram karmaşasına düşersiniz. Bir süre sonra öğreneceğiniz bir zaman var ve genellikle bu zamanın Türkçe karşılığı olmadığı söylenilir. Çünkü bu zaman cümlesi ‘have’ fiiliyle kurulur. Bu fiili ‘sahibolmak’ olarak düşünürseniz, bir süre sonra bu fiil cümlede ‘sahibolmak’ anlamını vermeyince bocalarsınız. Bu fiili mantığı ile öğrenirseniz karşılığı olmadığı söylenilen bu zaman cümlesini öğrenirken hiç zorlanmazsınız. Türkçede karşılığı olmadığı söylenilen cümlenin Türkçe karşılığının olduğunu da göreceksiniz.
             Aşağıdaki Türkçe cümlelerin benzerlerini siz de sürekli söylersiniz. Bu çeşit cümlelerle kimin neyi, neleri olduğunu söyleyebilirsiniz. Bu cümleler öznelerin birşeyleri olduğunu söyler.
 
Benim bi arabam var. Bu cümle bende bi araba olduğunu söyler.
“Bende bi araba var.” anlamındadır. 
 
Benim bi radyom var. Bu cümle bende bi radyo olduğunu söyler.
“Bende bi radyo var.” anlamındadır. 
 
Benim bi bahçem var. Bu cümle bende bi bahçe olduğunu söyler.
“Bende bi bahçe var.” anlamındadır. 
 
 
 
Senin bi araban var. Bu cümle sende bi araba olduğunu söyler.
“Sende bi araba var.” anlamındadır.
 
Senin bi radyon var. Bu cümle sende bi radyo olduğunu söyler.
“Sende bi radyo var.” anlamındadır. 
 
Senin bi bahçen var. Bu cümle sende bi bahçe olduğunu söyler.
“Sende bi bahçe var.” anlamındadır. 
 
Yukarıdaki cümleler gibi yüzlerce cümle duyar ve söylersiniz. Bu cümlelerin İngilizcede nasıl söylenildiğini basit cümlelerle inceleyelim.
            ‘Have’ fiiliyle cümlelerin öznelerinin neyi, neleri olduğunu söyleyebiliriz.
 
I have ……………
I have a car.
I have a radio.
I have a garden. Benim ……………var.
Benim bi arabam var.
Benim bi radyom var.
Benim bi bahçem var. 
 
You have ……………
You have a car.
You have a radio.
You have a garden. Senin ……………var.
Senin bi araban var.
Senin bi radyon var.
Senin bi bahçen var. 
 
We have ……………
We have a car.
We have a radio.
We have a garden. Bizim ……………var.
Bizim bi arabamız var.
Bizim bi radyomuz var.
Bizim bi bahçemiz var. 
 
Bildiğimiz İngilizce cümlelerden birkaçının yazıp bu cümlelerin altına ‘have’ fiili ile cümleler yazalım.
 
I run.
I swim.
I sleep.
I dance.
 
I have a garden. Ben koşarım.
Ben yüzerim.
Ben uyurum.
Ben dansederim.
 
Benim bi bahçem var. 
 
Yukarıdaki cümlelerde öğrencilerin şimdi zorlanacağı fakat bir süre İngilizce ile uğraştıktan sonra alışacağı önemli bir fark vardır.
             Bilirsiniz ki ‘I’ kelimesi ‘ben’ zamirinin İngilizce karşılığıdır.
            “I run.” “I swim.” “I sleep.” “I dance.” cümlelerinin öznesi olan ‘I’ zamiri bu cümlelerin Türkçe çevirilerinde ‘ben’ olarak söylenilmiş.
            Fakat “I have a garden.” cümlesinin Türkçe karşılığında aynı özne ‘I’ zamiri bu defa “Benim ” şeklinde söylenilmiş. Böyle bir çeviri yüzünden “Nasıl olur da bir kelime iki benzer cümlede iki farklı anlam verir?” diye hemen sorabilirsiniz. Bu fiil ile söylenilen cümlelerdeki ‘I’ zamirini de Türkçede ‘ben’ olarak söyleyebilmek ve bu sorudan kaçabilmek için bu fiil çoğu zaman ‘sahibolmak’ anlamında öğretirsem, “I have a garden.” cümlesini yanlış bir şekilde “Ben bir bahçeye sahibim.” şeklinde çevirebilirsiniz. ‘I’ zamirini have ile kurulmuş olan bu cümlede de ‘ben’ olarak söyleyebilmek ve sizin “Nasıl olur da ‘I’ kelimesi hem “ben” hem de “benim” gibi iki farklı anlam verir?” sorunuzdan kaçabilmek için bu fiili ‘sahibolmak’ olarak öğretmeyi düşünmüyorum.
            Bir İngiliz veya Amerikalı bir sorusu olduğunda “I have a question.” cümlesini söyler. Bu cümleyi “Ben bi soruya sahibim.” şeklinde çeviremeyiz. “Benim bi sorum var.” şeklinde çevirmeliyiz. Yine bir İngiliz veya bir Amerikalı başağrısı olduğunda aynı fiille “I have a headache.” der. ‘Headache’ kelimesi ‘başağrısı’ anlamındadır. Bu cümleyi “Ben bi başağrısına sahibim.” şeklinde çeviremeyiz. Bir İngiliz veya Amerikalının “Benim bi başağrım var.” şeklinde söylediği bu cümleyi Türkçeye “Başım ağrıyor.” şeklinde çevirebiliriz. Bu ise aynı durumlarda farklı söyleme tarzına bir örnektir.
 
I have a question.
I have a car.
I have a headache.
I have an expectation.
I have a baby. Benim bi sorum var.
Benim bi arabam var.
Benim bi başağrım var.
Benim bi beklentim var.
Benim bi bebeğim var. 
 
…İngilizcedeki a tanımlığını bir şeklinde çevirsek bile bu tanımlık aslında bi (herhangi bir) anlamındadır. Bu tanımlığı sayılabilen nesne adlarıyla kullanırız. Bu a tanımlığını Türkçeye bi şeklinde çevirmeliyiz. Çünkü Türkçedeki bir kelimesinin karşılığı olarak İngilizcede one kelimesi vardır. Türkçedeki bir ve İngilizcedeki one kelimeleri miktar olarak kesinlikle bir tane anlamındadır. A ve bi tanımlıkları ise her iki dilde de herhangi bir anlamındadır… dediğimi hatırlarsınız. Konuşma dilinde oldukça sık kullanmamıza rağmen, Türkçede bi şeklinde yazımı sık göremeyiz. Böyle olduğunu bile bile a tanımlığını bir olarak çevireceğim. Siz yine de ilk açıklamayı unutmayın ve İngilizce cümlelerinizde kesinlikle bir tane anlamında one kelimesini tercih edin.
            ‘Have’ fiili ile bir cümlenin öznesinde ne bulunduğunu, yani bu öznenin nesi olduğunu söyleyebiliriz. Bu tür cümleleri de Türkçeye “Bende var bir araba.” mantığı ile “Benim bir arabam var.” şeklinde çevirebiliriz. “Sende var bir araba.” yerine “Senin bir araban var.” şeklinde çevirebiliriz.
 
I have ……………….
You have ……………
We have …………….
They have ………….. Benim ……………var.
Senin …………….var.
Bizim …………….var.
Onların …………..var.
 
Aşağıdaki cümleleri çalışırken bir konunun daha tekrarını yapınız. Bilirsiniz ki cümlelerin nesneleri sayılabilen nesnelerse kesinlikle yalnız kullanmayınız. Bu nesneleri ya herhangi bir anlamına gelen a tanımlığı ile ya da çoğul söylemelisiniz.
 
I have a cat.
I have a baby.
I have a book.
I have a cottage.
I have a radio.
I have a room.
I have a bottle.
I have a son.
I have a question.
I have a doctor.
I have a garden.
I have a computer.
I have a lighter.
I have a knife.
I have a table.
I have a shirt.
I have a horse.
I have a story.
I have a glass.
I have a wish.
I have an umbrella.
I have an orange.
I have an expectation.
I have an ox. Benim bir kedim var.
Benim bir bebeğim var.
Benim bir kitabım var.
Benim bir kulübem var.
Benim bir radyom var.
Benim bir odam var.
Benim bir şişem var.
Benim bir oğlum var.
Benim bir sorum var.
Benim bir doktorum var.
Benim bir bahçem var.
Benim bir bilgisayarım var.
Benim bir çakmağım var.
Benim bir bıçağım var.
Benim bir masam var.
Benim bir gömleğim var.
Benim bir atım var.
Benim bir hikayem var.
Benim bir bardağım var.
Benim bir dileğim var.
Benim bir şemsiyem var.
Benim bir portakalım var.
Benim bir beklentim var.
Benim bir öküzüm var. 
 
 
 
I have cats.
I have babies.
I have books.
I have cottages.
I have radios.
I have rooms.
I have bottles.
I have lighters.
I have knives.
I have tables.
I have shirts.
I have oranges.
I have glasses.
I have horses.
I have stories.
I have wishes. Benim kedilerim var.
Benim bebeklerim var.
Benim kitaplarım var.
Benim kulübelerim var.
Benim radyolarım var.
Benim odalarım var.
Benim şişelerim var.
Benim çakmaklarım var.
Benim bıçaklarım var.
Benim masalarım var.
Benim gömleklerim var.
Benim portakallarım var.
Benim bardaklarım var.
Benim atlarım var.
Benim hikayelerim var.
Benim dileklerim var. 
 
 
 
You have a cat.
You have a baby.
You have a book.
You have a cottage.
You have a radio.
You have a room.
You have a bottle.
You have a son.
You have a question.
You have a doctor.
You have a computer.
You have a lighter.
You have a knife.
You have a table.
You have a shirt.
You have a horse.
You have a story.
You have a wish.
You have an umbrella.
You have an orange.
You have an expectation.
You have an ox. Senin bir kedin var.
Senin bir bebeğin var.
Senin bir kitabın var.
Senin bir kulüben var.
Senin bir radyon var.
Senin bir odan var.
Senin bir şişen var.
Senin bir oğlun var.
Senin bir sorun var.
Senin bir doktorun var.
Senin bir bilgisayarın var.
Senin bir çakmağın var.
Senin bir bıçağın var.
Senin bir masan var.
Senin bir gömleğin var.
Senin bir atın var.
Senin bir hikayen var.
Senin bir dileğin var.
Senin bir şemsiyen var.
Senin bir portakalın var.
Senin bir beklentin var.
Senin bir öküzün var. 
 
 
 
You have cats.
You have babies.
You have books.
You have cottages.
You have radios.
You have rooms.
You have bottles.
You have lighters.
You have knives.
You have tables.
You have shirts.
You have oranges.
You have horses.
You have stories.
You have wishes. Senin kedilerin var.
Senin bebeklerin var.
Senin kitapların var.
Senin kulübelerin var.
Senin radyoların var.
Senin odaların var.
Senin şişelerin var.
Senin çakmakların var.
Senin bıçakların var.
Senin masaların var.
Senin gömleklerin var.
Senin portakalların var.
Senin atların var.
Senin hikayelerin var.
Senin dileklerin var.
 
 
 
We have a claasrom.
We have a garden.
We have an office.
We have an umbrella.
We have a house.
We have a camera.
We have a loom.
We have a horse.
We have a factory.
We have a story.
We have a wish.
We have cats.
We have babies.
We have books.
We have cottages.
We have radios.
We have rooms.
We have bottles.
We have lighters.
We have knives.
We have tables.
We have shirts.
We have oranges.
We have glasses.
We have horses.
We have factories.
We have stories.
We have wishes.  Bizim bir dersliğimiz var.
Bizim bir bahçemiz var.
Bizim bir ofisimiz var.
Bizim bir şemsiyemiz var.
Bizim bir evimiz var.
Bizim bir kameramız var.
Bizim bir dokuma tezgahımız var.
Bizim bir atımız var.
Bizim bir fabrikamız var.
Bizim bir hikayemiz var.
Bizim bir dileğimiz var.
Bizim kedilerimiz var.
Bizim bebeklerimiz var.
Bizim kitaplarımız var.
Bizim kulübelerimiz var.
Bizim radyolarımız var.
Bizim odalarımız var.
Bizim şişelerimiz var.
Bizim çakmaklarımız var.
Bizim bıçaklarımız var.
Bizim masalarımız var.
Bizim gömleklerimiz var.
Bizim portakallarımız var.
Bizim bardaklarımız var.
Bizim atlarımız var.
Bizim fabrikalarımız var.
Bizim hikayelerimiz var.
Bizim dileklerimiz var.
 
 
 
They have a claasrom.
They have a garden.
They have an office.
They have an umbrella.
They have a house.
They have a camera.
They have a loom.
They have a horse.
They have a computer.
They have a television.
They have a factory.
They have a story.
They have a wish. Onların bir dersliği var.
Onların bir bahçesi var.
Onların bir ofisi var.
Onların bir şemsiyesi var.
Onların bir evi var.
Onların bir kamerası var.
Onların bir dokuma tezgahı var.
Onların bir atı var.
Onların bir bilgisayarı var.
Onların bir televizyonu var.
Onların bir fabrikası var.
Onların bir hikayesi var.
Onların bir dileği var.
 
 
 
They have cats.
They have babies.
They have books.
They have cottages.
They have radios.
They have rooms.
They have bottles.
They have lighters.
They have knives.
They have tables.
They have shirts.
They have oranges.
They have glasses.
They have horses.
They have computers.
They have factories.
They have stories.
They have wishes. Onların kedileri var.
Onların bebekleri var.
Onların kitapları var.
Onların kulübeleri var.
Onların radyoları var.
Onların odaları var.
Onların şişeleri var.
Onların çakmakları var.
Onların bıçakları var.
Onların masaları var.
Onların gömlekleri var.
Onların portakalları var.
Onların bardakları var.
Onların atları var.
Onların bilgisayarları var.
Onların fabrikaları var.
Onların hikayeleri var.
Onların dilekleri var.
 
Aşağıdaki cümleleri okuduğunuzda bu fiili kavramaya başlayabilirsiniz.
 
Storks have long legs. Leyleklerin uzun bacakları var.
Leyleklerin uzun bacakları olur.
Storks have long necks. Leyleklerin uzun boyunları var.
Leyleklerin uzun boyunları olur.
Storks have long beaks. Leyleklerin uzun gagaları var.
Leyleklerin uzun gagaları olur.
Birds have wings. Kuşların kanatları var.
Kuşların kanatları olur.
 
 
HAS /hez/ Basit Şimdiki Zamanlı cümlenin öznesi bir üçüncü tekil şahıs ise cümlenin fiil sonuna ‘-s’ gelir. Have de bir fiildir ve bu fiile de Basit Şimdiki Zaman üçüncü tekil şahıs çekim eki gelir. Bu kelimeye ‘-s’ eki gelirken fiilin sonundaki ‘-ve’ kısmı düşer ve fiil has olarak yazılır. Bu bir istisnadır.
Ayşe has ……………
She has ……………..
Ayşe’nin ……………. var.
Onun ………………... var.
Ali has ………………
He has ………………
Ali’nin ……………… var.
Onun ………………... var.
Tekir has ……………
It has ………………..
Tekir’in …………….. var.
Onun ………………... var.
 
I want a book.
You want a book.
Ben bir kitap isterim.
Sen bir kitap istersin.
Ali wants a book.
He wants a book.
Ali bir kitap ister.
O bir kitap ister.
I have a car.
You have a car.
Ali has a car.
He has a car.
Benim bir arabam var.
Senin bir araban var.
Ali’nin bir arabası var.
Onun bir arabası var.
 
Mary has a cat.
She has a cat.
Mary’nin bir kedisi var.
Onun bir kedisi var.
Sue has a baby.
She has a baby.
Sue’nun bir bebeği var.
Onun bir bebeği var.
Tom has a book.
He has a book.
Tom’un bir kitabı var.
Oun bir kitabı var.
David has a camera.
He has a camera.
David’in bir kamerası var.
Onun bir kamerası var.
Bill has a cottage.
He has a cottage.
Bill’in bir kulübesi var.
Onun bir kulübesi var.
Ali has a moustache.
He has a moustache.
Ali’nin bir bıyığı var.
Onun bir bıyığı var.
Temel has a beard.
He has a beard.
Temel’in bir sakalı var.
Onun bir sakalı var.
George has a radio.
He has a radio.
George’un bir radyosu var.
Onun bir radyosu var.
Suzan has a room.
She has a room.
Suzan’ın bir odası var.
Onun bir odası var.
Tekir has a tail.
It has a tail.
Tekir’in bir kuyruğu var.
Onun bir kuyruğu var.
Aşağıdaki ilk cümlede asla, “Kuşlar kanatlara sahiptir.” demeyiz. Bunun yerine “Kuşların kanatları olur.” “Kuşların kanatları vardır.” gibi cümleler söyleriz.
A bird has a beak.
Bir kuşun bir gagası olur.
(Bir kuşun bir gagası var.)
 
Birds have beaks.
Kuşların gagaları olur.
(Kuşların gagaları var.)
 
A bird has wings.
Bir kuşun kanatları olur.
(Bir kuşun kanatları var.)
 
Birds have wings.
Kuşların kanatları olur.
Kuşların kanatları var.
“I have a book.” “Benim bir kitabım var.” cümlesi bende bir kitap olduğunu söyler. Bu kitap bir arkadaşımın kitabı da olabilir. Bu cümlenin anlamı bende bir kitap olduğudur. İlerde öğreneceğiniz iyelik sıfatlarıyla ‘senin kitap’ diyebileceksiniz. O zaman bu cümle “I have your book.” “Bende var bir kitap.” yerine “Bende var senin kitabın.” anlamına gelecek ve “Senin kitabın bende.” şeklinde çevireceğiz.
Tom has a brother.
Mary has a sister.
Greg has a son.
David has a friend.
Birds have beaks.
Birds have wings.
Mosques have pulpits.
Mosques have minarets.
Cats have tails.
Elephants have trunks.
Tom’un bir erkek kardeşi var.
Mary’nin bir kız kardeşi var.
Greg’in bir oğlu var.
David’in bir arkadaşı var.
Kuşların gagaları var.
Kuşların kanatları var.
Camilerin minberleri var.
Camilerin minareleri var.
Kedilerin kuyrukları var.
Fillerin hortumları var.
 
SIFAT: ADJECTIVE Varlıkların durumu, rengi, biçimi, yeri, fiyatı, sayısı ve miktarı gibi çeşitli özellikleri vardır. Varlıkların durumunu, rengini, biçimini, yerini, fiyatını, sayısını ve miktarını belirten kelimelere sıfat deriz. Varlık adlarını çoğu zaman bu özellikleriyle söyleriz.
Tek başına iken çok genel olan ‘elma’ adı, ‘kırmızı elma’, ‘yarım elma’, ‘çürük elma’, ‘bir dilim elma’, ‘beş elma’ gibi anlatım amacımıza uygun ayırıcı niteleyici ve belirtici kelimelerle söylenilebilir.
Varlıkların çeşitli özellikleri onların vasıfları (nitelikleri) ve çeşitli belirtileridir. Sıfatlar bu vasıfların ve belirtilerin adıdır. Öyleyse sıfatları, vasıflandırma sıfatları ve belirtme sıfatları olarak iki sınıfta ele alabiliriz. Sıfatlar başlığı altında bu derste sadece vasıflandırma sıfatlarını öğreneceksiniz.
Vasıflandırma Sıfatları: Descriptive Adjectives
Vasıflandırma sıfatları varlıkların renklerini, ağırlıklarını, biçimlerini, yapılarını, boylarını … kısaca bünyelerinde barındırdıkları, yani yapılarına ilişkin özelliklerini gösteren, tarif eden kelimelerdir. Bu sıfatlar varlıkların kendi bünyelerinde olan vasıfları tarif eden, bildiren kelimedirler. Bu sıfatlar, dilbilgisinde vasıflandırma sıfatları, niteleme sıfatları ya da betimleme sıfatları adlarıyla bilinirler. Bu sıfatların İngilizce’deki adı tarif, betimleme sıfatları anlamına gelen descriptive adjectivesdir. Descriptive kelimesi tarif, betimleme demektir. İngilizce’de tarif etmek anlamındaki describe fiilinden türetilmiştir.
Türkçede sıfatlar varlık adlarının önünde olur.
kırmızı gül
akıllı çocuk
yeni araba
derin kuyu
güzel kız
ağır kutu
yeni kitap
yeşil ağaç
iyi adam

Örneklerdeki kırmızı, akıllı, yeni, uzun, derin, güzel ağır, ve yeşil, iyi kelimeleri varlıkların vasıflarını bildirir. Öyleyse bu kelimeler sıfattır. Bazı sıfatlar ad soylu kelimeler olduğu için bunlar ayrıca isimdirler ve başka isimlerden önce gelip o isimlerin vasıflarını bildirirlerse o zaman sıfat adını alırlar. Kırmızı kelimesi bir rengin adıdır. Bu kelime gül adından önce gelip gülün rengini bildirdiği için sıfattır.
Vasıflandırma sıfatları İngilizce’de de nesne adlarının önüne gelip nesnelerin renk, boy, biçim, yapı, ağırlık… gibi vasıflarını bildirirler. Yani nesneleri tarif ederler, betimlerler.
red rose
new car
good man
deep well
beautiful girl
heavy box
new book
green tree
kırmızı gül
yeni araba
iyi adam
derin kuyu
güzel kız
ağır kutu
yeni kitap
yeşil ağaç
İngilizcede herhangi bir anlamında olan ve sayılabilen varlık adları ile kullanılan ‘a’ tanımlığını hatırlayın. Bu tanımlık, telaffuzu ünlü sesle başlayan kelimelerin önünde ‘an’ olarak kullanılır.
İngilizcede sıfatlar varlık adlarının önüne gelir ve ‘a’ tanımlığı da hepsinden önce söylenilir. Bir varlık adı önünde birden fazla sıfat olsa da bu tanımlık daima başta olmalı.
a black cat
a good book
a new telephone
a new television
a red rose
a long table
a beautiful girl
a beautiful baby
a red flower
a new shirt
a deep lake
a white door
a good film
a small bird
an old car
an old man
an old house
siyah bir kedi
iyi bir kitap
yeni bir telefon
yeni bir televizyon
kırmızı bir gül
uzun bir masa
güzel bir kız
güzel bir bebek
kırmızı bir çiçek
yeni bir gömlek
derin bir göl
beyaz bir kapı
iyi bir film
küçük bir kuş
eski bir araba
yaşlı bir adam
eski bir ev
İngilizcede bu sıralamanın bir istisnası vardır. Bu istisnada önce sıfat sonra tanımlık söylenilir. Belirtme sıfatları başlığı altında ‘yarım elma: half an apple’, ‘yarım saat: half an hour’ gibi ifadelerde bu istisnayı göreceksiniz.
Aşağıdaki cümlelerdeki nesneleri sıfatları vardır.
I want a good book.
I want a new telephone.
I want a new television.
I want a big house.
I want a red rose.
I want a fast car.
You want a good book.
You want a good book.
You want a new telephone.
You want a new television.
You want a big house.
You want a red rose.
I want a new shirt.
We want a fast car.
We want a good film.
I want an old car.
I want an old house.
Ben iyi bir kitap isterim.
Ben iyi bir telefon isterim.
Ben yeni bir televizyon isterim.
Ben büyük bir ev isterim.
Ben kırmızı bir gül isterim.
Ben hızlı bir araba isterim.
Sen iyi bir kitap istersin.
Sen iyi bir kitap istersin.
Sen yeni bir telefon istersin.
Sen yeni bir televizyon istersin.
Sen büyük bir ev istersin.
Sen kırmızı bir gül istersin.
Ben yeni bir gömlek isterim.
Biz hızlı bir araba isteriz.
Biz iyi bir filim isteriz.
Ben eski bir araba isterim.
Ben eski bir ev isterim.
 
We have a beautiful country.
Bizim güzel bir ülkemiz var.
 
THE
Belgili Tanımlık (Definite Article): THE
Hangi kitap, hangi kalem, hangi ev olduğu belli ya da önemli olmadan, herhangi bir kitap, herhangi bir kalem, herhangi bir ev olarak nesneleri anlatmak için kullandığımız a belgisiz tanımlığını öğrendiniz. İngilizcede bir de bilinen nesne tanımlığı olan belgili tanımlık the vardır.
The tanımlığını bilinen varlık tanımlığı diye düşünürseniz daha kolay öğrenirsiniz. ‘The’ belgili tanımlığının kullanılmasındaki mantığı iyi öğrenmelisiniz.
            Bir varlık adını bilinen nesne tanımlığı the ile söyleyebilmeniz için sizi dinleyenlerin o nesneyi bilmesi gerekir. ‘Dünya, Güneş, Ay, Atmosfer’ adlarından önce kullanabilirsiniz. Çünkü bu varlıklar evrende birer tanedir. Bunları herkes bilir ve “Hangi Dünya?” “Hangi Güneş?” “Hangi Ay?” “Hangi Atmosfer?” gibi sorular sorulmaz.
            The belgili tanımlığının kullanılmasındaki mantığı çok iyi öğrenmeniz için oldukça çok Türkçe örnek vereceğim. Unutmayın ki anadil ile çalışırsanız istediğiniz her dili çok hızlı ve kolayca öğrenebilirsiniz.
            Aşağıdaki cümleleri inceleyin. Bu cümlelerde öznelerin istediği nesneler önce herhangi bir araba, herhangi bir kedi, herhangi bir radyo, herhangi bir çanta ve herhangi bir halı olarak belirtilmiştir. Yani bu nesneler bilinen belli bir araba, bilinen belli bir kedi, bilinen belli bir radyo, bilinen belli bir çanta, bilinen belli bir halı değildir. Bu cümlelerin nesneleri İngilizcede ‘a’ tanımlığı ile belirtilir.
 
I want a car.
I want a cat.
I want a radio.
I want a bag.
I want a carpet. Ben bir araba isterim.
Ben bir kedi isterim.
Ben bir radyo isterim.
Ben bir çanta isterim.
Ben bir halı isterim. 
 
Aşağıdaki öznelerin istediği nesneler bilinen belli araba, bilinen belli kedi, bilinen belli radyo, bilinen belli çanta ve bilinen belli halıdır. Bu nesneler bilinen nesne tanımlığı ‘the’ ile belirtilir.
 
I want the car.
I want the cat.
I want the radio.
I want the bag.
I want the carpet. Ben arabayı isterim.
Ben kediyi isterim.
Ben radyoyu isterim.
Ben çantayı isterim.
Ben halıyı isterim. 
 
“Ben… isterim.” cümlesinin nesnesi kitap olsun. Bu cümledeki kitabı farklı şekilde belirterek isteyebiliriz.
 
I want a book.
I want the book. Ben bir kitap isterim.
Ben kitabı isterim. 
 
Yukarıdaki ilk cümlenin nesnesi ‘bir kitap’tır. Tıpkı bir çocuğun babasına, “Bir oyuncak isterim.” derkenki “herhangi bir oyuncak” gibi. Bu çocuk bu cümleyi söylerken belli istediği özel bir oyuncak düşünmez. Bu kitabı isteyen de belli özel bir kitap düşünmez.
             İkinci cümlenin nesnesi bilinen belli kitaptır. Tıpkı oyuncak isteyen çocuğun aklından geçirdiği ve babasının da bildiği bilinen belli oyuncağı anlamında “Oyuncağı isterim.” demesi gibi. Çocuk ayrıca “Bu oyuncağı” “Şu oyuncağı” “Benim oyuncağımı” gibi farklı oyuncaklar da isteyebilir. Bir İngiliz de “Kitabı” “Bu kitabı” “Şu kitabı” “Benim kitabımı” gibi farklı kitaplar isteyebilir.
 
Ben arabayı isterim.
Ben benim arabamı isterim.
Ben senin arabanı isterim.
Ben bizim arabamızı isterim.
Ben onların arabasını isterim.
Ben Ali’nin arabasını isterim.
Ben bu arabayı isterim.
Ben şu arabayı isterim. I want the car.
I want my car.
I want your car.
I want our car.
I want their car.
I want Ali’s car.
I want this car.
I want that car. 
 
Benim, senin, onun, bizim, sizin, onların iyelik / aitlik sıfatlarını, Ali’nin, Mary’nin, Ayşe’nin gibi belirtme şekillerini bu, şu gibi işaret sıfatlarını sonraki derslerde öğreneceksiniz.
            Yukarıdaki ilk cümlede istenilen araba belli bilinen bir arabadır. Sonraki cümlelerde istenilen arabalar da belli bilinen arabalardır. Bu arabalar da ‘the’ tanımlığı alabilir. Fakat istenilen belli arabayı daha belli anlatmak için kimin arabası olduğunu hangi araba olduğunu bildiren farklı tanımlıklarla söylenilmiştir. Çocuk hangi oyuncağı istediğine göre oyuncağı farklı tanımlıklarla da söyleyebilir.
 
Bir oyuncak isterim.
Bi oyuncak isterim.
Oyuncağı isterim.
Benim oyuncağımı isterim.
Senin oyuncağını isterim.
Bizim oyuncağımızı isterim.
Onların oyuncağını isterim.
Ali’nin oyuncağını isterim.
Bu oyuncağı isterim.
Şu oyuncağı isterim. I want one toy.
I want a toy.
I want the toy.
I want my toy.
I want your toy.
I want our toy.
I want their toy.
I want Ali’s toy.
I want this toy.
I want that toy. 
 
Yukarıdaki cümlelerde istenilen kitap ve oyuncak daima tekildir. İstenilen çok kitap çok oyuncak da olabilir. Aşağıdaki cümlelerin nesneleri çoğuldur ve bu nesneler bilinen belli özel nesneler değildir.
 
Ben kitaplar isterim.
Sen kitaplar istersin.
Ben güller isterim.
Sen güller istersin.
Ben gömlekler isterim.
Sen gömlekler istersin. I want books.
You want books.
I want roses.
You want roses.
I want shirts.
You want shirts. 
 
Aşağıdaki cümlelerde istenilen nesneler çoğuldur.
 
Ben kitapları isterim.
Sen kitapları istersin.
Ben gülleri isterim.
Sen gülleri istersin.
Ben gömlekleri isterim.
Sen gömlekleri istersin. I want the books.
You want the books.
I want the roses.
You want the roses.
I want the shirts.
You want the shirts. 
 
The tanımlığının hiç kullanılmadığı adlar da vardır.
             Bu tanımlık Mary, David, Ayşe, Ali gibi özel isimlerle kullanılmaz.
Boncuk, Tekir, Karabaş, Pamuk gibi isimler de hayvanlara verilen özel isimlerdir. Bu tanımlık bunlar gibi özel isimlerle de kullanılmaz.
            Bu tanımlık İstanbul, Ankara, İzmir, Londra, Berlin gibi şehir isimleriyle kullanılmaz. Çünkü şehir, kasaba, köy isimleri de özel isimler sınıfına dahildir.
            Bir nesne adını bilinen varlık tanımlığı the ile söyleyebilmeniz için, sizi dinleyenlerin o nesneyi bilmeleri gerektiğini hatırlayınız. ‘Dünya, Güneş, Ay, Atmosfer’ evrende birer tanedir. Bu varlıklar birer tane oldukları için herkes tarafından bilinirler ve “Hangi Dünya?” “Hangi Güneş?” “Hangi Ay?” “Hangi Atmosfer?” gibi sorular sorulmaz.
             Fakat bir tane olan ya da bir tane varsaydığımız somut ya da soyut adları vardır. Bu adlar the ile söylenilmez. Tek olduğunu bildiğimiz ya da kabul ettiğimiz Allah adı ve Allahın diğer adları the ile söylenilmez. İngilizce’deki God (Tanrı), Heaven (Cennet), Hell (Cehennem) isimleri de buna dahildir. Bu adlar çoğul olarak da kullanılmaz. Eğer God kelimesini çoğul ya da the ile duyarsanız, Savaş Tanrısı, Zafer Tanrısı, Güzellik Tanrıçası gibi eski tanrılardan bahseden bir anlamdadır.
            Bazı adlar ise sürekli bilinen varlık tanımlığı the ile söylenilebilir. Halka hizmet veren ve herkes için olan yer adlarını daima the ile söyleyebilirsiniz.
 
the cinema
the theatre
the park
the train station
the airport
the harbour
the zoo
the library
the museum sinema
tiyatro
park
tren istasyonu
havaavalanı
liman
hayvanat bahçesi
kütüphane
müze 
 
Çünkü bir nesneyi bilinen varlık tanımlığı the ile söyleyebilmeniz için sizi dinleyenlerin “Hangi?” diye sormamaları gerekir. Bir varlık evrende tek olduğu ve herkes tarafından mutlaka bilindiği için “Hangi?” diye sorulmaz ve bilinen varlık tanımlığı the ile kullanılır. Ya da bir nesne bir tane olmasa bile yine de “Hangi?” diye sorulmaz. “Her hafta sinemaya giderim.” cümlesini söylediğinizde “Hangi sinemaya gidersin?” diye pek sorulmaz. Çünkü her hafta farklı sinemaya aynı amaç için gidersiniz. Bu ya da şu sinema olması önemli değildir. Hepsi aynı amaç için vardır, işlevleri, oluş sebepleri tektir.
            Bir müzik aleti çaldığımızı söylerken bu çaldığımız müzik aleti the ile söylenilmeli. “Ben gitar çalarım.” dediğinizde size verilecek her gitarı çalabilirsiniz demektir. Bu ya da şu gitar olması önemli değildir. Önemli olan bu müzik aletini çalar olmanızdır ve hepsinin oluş sebebi, işlevi tektir.
 
I play the guitar.
You play the piano.
Tom plays the organ.
He plays the organ. Ben gitar çalarım.
Sen piyano çalarsın.
Tom org çalar.
O, org çalar. 
 
Fakat, “Ben bir gitar isterim.” “Ben bir gitar aldım.” ya da “Ben gitarımı kaybettim.” gibi cümlelerde bu kural geçerli değildir.
 
I want a guitar. Ben bir gitar isterim.
 
Aşağıdaki cümlelerin nesneleri bazan the ile bazan da a tanımlığı ile söylenilmiştir. The tanımlığı ile söylenilen nesneleri dinleyen kişi bilir ve “Hangi kitap? Hangi boyacı?” diye sormaz. A tanımlığı ile söylenilen nesneler belli, bilinen, özel nesneler değildir.
 
I want one book.
I want a book.
I want the book.
I want a shirt.
I want the shirt.
I know a painter.
I know the painter.
I love a girl.
I love the girl. Ben bir kitap isterim.
Ben bi kitap isterim.
Ben kitabı isterim.
Ben bi gömlek isterim.
Ben gömleği isterim.
Ben bi boyacı tanırım.
Ben boyacıyı tanırım.
Ben bi kız severim.
Ben kızı severim. 
 
Aşağıdaki cümlelerin özneleri ve nesneleri bilinen nesne tanımlığı the ile söylenilmiştir. Bu özneleri ve nesneleri dinleyen kişi bilir ve “Hangi öğrenci? Hangi boyacı?” diye sormaz.
 
The student wants the book. Ögrenci kitabı ister.
Bilinen öğrenci ister bilinen kitabı.
 
The students want the books. Ögrenciler kitapları ister.
Bilinen öğrenciler ister bilinen kitapları.
 
The painter wants the brush. Boyacı fırçayı ister.
Bilinen boyacı ister bilinen fırçayı.
 
The painters want the brushes. Boyacılar fırçaları ister.
Bilinen boyacılar ister bilinen fırçaları.
 
The child wants the toy. Çocuk oyuncağı ister.
Bilinen çocuk ister bilinen oyuncağı.
 
The children want the toys. Çocuklar oyuncakları ister.
Bilinen çocuklar ister bilinen oyuncakları.
 
Aşağıdaki cümlelerin özneleri ve nesneleri a tanımlığı söylenilmiştir.
 
A student wants a book. Bi ögrenci bi kitap ister. 
 
A painter wants a brush. Bir boyacı bir fırça ister. 
 
A child wants a toy. Bir çocuk bir oyuncak ister. 
 
Bilirsiniz ki bir nesne adını bilinen nesne tanımlığı the ile söyleyebilmeniz için sizi dinleyenlerin o nesneyi bilmeleri gerekir. ‘Dünya, Güneş, Ay, Atmosfer’ adlarından önce kullanabilirsiniz. Çünkü, bu varlıkları herkes bilir ve “Hangi Dünya?” “Hangi Güneş?” “Hangi Ay?” “Hangi Atmosfer?” gibi sorular sorulmaz. Bazan bir varlığı dinleyicilere önce tanıtır sonra bu varlık adını the ile söyleriz.
             Aşağıda ilk cümlede bahsedilen bir oyuncak diğer cümlelerde de yanlış bir kullanımla sürekli bir oyuncak olarak söylenilmiştir. İlk cümle için bir oyuncak ifadesi doğrudur. Çünkü ilk cümlede okuyucu bir oyuncaktan haberdar edilmeli. Fakat okuyucular bu oyuncaktan haberdar edildikten sonra, oyuncağı sürekli bir oyuncak şeklinde tanımlamak yanlıştır. Sadece, oyuncağı şeklinde belirtilmeliydi. Bu cümlelere sürekli ‘Ali’ ile başlamak ta yanlıştır.
 
          “Bir gün Ali bi oyuncak bulur. Ali bi oyuncak sever. Ali arkadaşlarına bi oyuncak gösterir.”
 
Okuyucular bir oyuncaktan haberdar edildikten sonra bu nesne sürekli bahsedilen oyuncak anlamında oyuncağı şeklinde belirtilmeliydi.
 
        “Bir gün Ali bi oyuncak bulur. Oyuncağı sever. Oyuncağı alır.”
 
            İngilizce’de de okuyucuyu ya da dinleyiciyi bulunan bir oyuncaktan haberdar ederken bu oyuncağı a toy (bir oyuncak) şeklinde söylemeliyiz. Sonraki cümlelerde bu nesne the toy yani bahsedilen oyuncak şeklinde söylenilmeli. Yukarıdaki Türkçe cümleleri İngilizce’ye çevirelim. İlk cümledeki bir oyuncak (a toy) ifadesi sonraki cümlelerde the toy yani bahsedilen oyuncak olarak belirtilmiştir.
 
             “One day Ali finds a toy. He likes the toy. He takes the toy.”
 
I have a baby.
I love the baby. Benim bir bebeğim var.
Ben bebeği severim. 
 
I have a house.
I like the house. Benim bir evim var.
Ben evi severim. 
 
I have a horse.
I like the horse. Benim bir atım var.
Ben atı severim.
 
I have a cat.
I feed the cat. Benim bir kedim var.
Ben kediyi beslerim.
 
I have a knife.
I sharpen the knife. Benim bir bıçağım var.
Ben bıçağı keskinletirim. 
 
I have a garden.
I water the garden. Benim bir bahçem var.
Ben bahçeyi sularım.
 
I have a car.
I drive the car. Benim bir arabam var.
Ben arabayı sürerim.
 
I have roses.
I water the roses. Benim güllerim var.
Ben gülleri sularım.
 
I have money.
I hide the money. Benim param var.
Ben parayı saklarım.
 
Aşağıdaki ilk cümlede istenilen para, bilinmeyen, belli olmayan, daha önce sözü edilmemiş paradır. İkinci cümlede istenilen para ise bilinen, belli olan, daha önce sözü edilmiş paradır.
 
I want money.
I want the money. Ben para isterim.
Ben parayı isterim. 
 
Aşağıdaki ilk cümlede de sayılan para, bilinmeyen, belli olmayan, daha önce sözü edilmemiş paradır. İkinci cümlede sayılan para ise bilinen, belli olan, daha önce sözü edilmiş paradır.
 
I count money.
I count the money. Ben para sayarım.
Ben parayı sayarım. 
 
Aşağıdaki cümlelerin özneleri ve nesneleri bazan bilinen nesne tanımlığı the ile bazan herhangi bir anlamındaki a tanımlığı ile bazan da geneli anlatan cümlelerde sadece çoğul ve tanımlıksız geleli ifade eder şekilde söylenilmiştir.
 
The gardener wants the ladder.
The child wants a toy.
The child wants an apple.
The dog protects the garden.
The woman sells baskets.
The forester likes the cottage.
The students want the books.
Lions eat meat.
Children like toys.
Dogs hate cats.
Cats like milk. Bahçıvan merdiveni ister.
Çocuk bir oyuncak ister.
Çocuk bir elma ister.
Köpek bahçeyi korur.
Kadın sepetler satar.
Ormancı kulübeyi beğenir.
Öğrenciler kitapları ister.
Aslanlar et yer.
Çocuklar oyuncakları sever.
Köpekler kedilerden nefret eder.
Kediler süt sever. 
 
Aşağıdaki cümlelerde nesneler sıfatlarıyla da söylenilmiştir.
 
I want the white shirt.
Henry wants the red shirt.
He wants the red shirt.
I want the new radio.
Mary wants the old radio.
She wants the old radio. Ben beyaz gömleği isterim.
Henry kırmızı gömleği ister.
O, kırmızı gömleği ister.
Ben yeni radyoyu isterim.
Mary eski radyoyu ister.
O, eski radyoyu ister. 
 
Devam
 
ZARF: ADVERB “Çalışırım.” “Yürürüm.” “Oynarım.” “Dansederim.” “Koşarım.” gibi Basit Şimdiki Zaman cümlelerini öğrendiniz. Peki bu işleri nerede yaptığınızı nasıl söyleyeceksiniz? Bu eylemleri, işleri parkta, bahçede, evde, köyde, masada gibi nerelerde yaptığımızı anlatan yer zarfını, nasıl (ne şekilde) yaptığımızı anlatan hal (durum) zarfını, ne zaman yaptığımızı anlatan zaman zarfını da öğrenince cümlelerinizi zenginleştirebilirsiniz. Zarfları cümlenizde tereddütsüz kullanabilirsiniz. Zarflar cümlenin özne ve fiilden oluşan anlamını bozmaz.
Cümlelerin yüklemlerine nerede, nasıl, ne zaman diye sorduğumuzda aldığımız cevaplar zarftır. Zarflar cümlelerin yüklemlerinin söylediği eylemlerin nerede, nasıl (ne şekilde), ne zaman yapıldığını anlatır. Zarf çeşitlerini de yeri geldikçe öğreneceksiniz. Zarf çeşitlerinden olan yer zarfı, hal (durum) zarfı ve zaman zarfı hakkında kısa bir açıklama şimdilik yeterlidir. Bu zarfları aşağıdaki Türkçe örnek cümlede görebilirsiniz.

Ali dün evde herkese arkadaşça davrandı.” cümlesindeki koyu kelimeler sırayla zaman zarfı, yer zarfı ve hal, durum zarfıdır.

Ali ne zaman evde herkese arkadaşça davrandı?” sorusunun cevabı zaman zarfıdır.

Ali dün nerede herkese arkadaşça davrandı?” sorusunun cevabı yer zarfıdır.

Ali dün evde herkese nasıl davrandı?” sorusunun cevabı hal, durum zarfıdır.

Cümle yüklemine nerede diye sorduğumuzda aldığımız cevap yer zarfıdır. Cümle yüklemine nasıl diye sorduğumuzda aldığımız cevap hal, durum zarfıdır. Cümle yüklemine ne zaman diye sorduğumuzda aldığımız cevap zaman zarfıdır.
 
YER ZARFI: ADVERB OF PLACE
Bu derste yer zarflarını öğreneceksiniz. İşleri, eylemleri, nerelerde yaptığınızı, İzmir’de, şehirde, bahçede, evde, gibi yer zarfları ile söyleyeceksiniz. Yer Zarfları cümlelerinizin “Çalışırım.” “Yürürüm.” “Oynarım.” “Koşarım.” “Yaşarım.” gibi anlamlarını bozmaz.
Aşağıdaki Türkçe cümleler de bunu gösterir.
Yüzerim.
Gölde yüzerim.
Çalışırım.
Bahçede çalışırım.
Oynarım.
Futbol oynarım.
İstanbul’da futbol oynarım.
 
EDAT: PREPOSITION
İÇİNDE: IN
ÜSTÜNDE: ON
ALTINDA: UNDER
Türkçede içinde, üstünde gibi kelimeleri kullanmadan yer zarflarını rahatça anlatabiliriz. Çünkü, “bahçede’ dediğimizde, bu ifade ‘bahçenin içinde’ anlamını vermek için yeterlidir. ‘Evde’ dediğimizde, bu ifade, ‘evin içinde’ anlamını vermek için yeterlidir. Aynı şekilde ‘masada’ dediğimiz zaman, bu ifade, masanın üstünde anlamını vermek için yeterlidir.
İzmir’de
Ankara’da
bahçede
evde
odada
masada
İzmir’in içinde
Ankara’nın içinde
bahçenin içinde
evin içinde
odanın içinde
masanın üstünde
Fakat İngilizcede bu ifadeler için içinde üstünde altında kelimelerini kesinlikle kullanmalıyız. Aşağıda Türkçe karşılıkları verilmiş birkaç kelime var. bu kelimelerin herbirini ilerleyen derslerde öğreneceksiniz. Bu kelimelerin yardımıyla bu eylemleri, işleri parkta, bahçede, evde, köyde, masada gibi nerede yaptığımızı anlatan Yer zarflarını söyleyebileceksiniz. Yer zarflarını cümlelerinizde hiç tereddütsüz kullanabilirsiniz. Çünkü Yer zarfları cümlelerin özne ve fiilden oluşan anlamlarını bozmaz.
in : içinde
on : üstünde
under : altında
 
BULUNMA HALİ (-DE, -DA): IN
İÇİNDE: IN
Türkçe cümlelerimizde geçen ‘İstanbul’da, İzmir’de, sinemada, evde’ gibi ifadeleri bilirsiniz. İsim sonlarındaki ‘–de, –da’ ekleri ismin bulunma halini (–de hali) verir. Bulunma hali (içinde anlamında), bir yerde, bir şeyde, bulunma bildirir. Aşağıdaki Türkçe cümlelerde isim sonlarında içinde anlamını veren ‘–de, –da’ eklerini nerede ne zaman kullandığınızı bilirsiniz.
Kaan İzmir’de yaşar.
Ben İstanbul’da yaşarım.
Tom bahçede çalışır.
Arkadaşım odada uyur.
Bu derste aşağıdaki örneklerde olduğu gibi yer zarflarından içinde anlamını veren ifadeleri öğreneceksiniz. in kelimesinin Türkçe karşılığı içinde kelimesidir. İngilizcede in kelimesini isimlerin önünde söylediğinizde Türkçedeki İzmir’de, Ankara’da, evde bahçede örneklerinde olduğu gibi içinde anlamındaki bulunma halini veren –’de, –’da eklerinin karşılığını verir. Bilirsiniz ki Türkçede bulunma hali ekleri özel isimlerle İzmir’de, Ankara’da, örneklerinde olduğu gibi ayraçlı yazılır.
in İzmir
in Ankara
in İstanbul
in London
in the lake
in the forest
in the park
in the glass
in the sea
in the bottle
in the river
in the cottage
in the classroom
in the room
in the box
in the dungeon
in the parcel
İzmir’de
Ankara’da
İstanbul’da
Londra’da
gölde
ormanda
parkta
bardakta
denizde
şişede
nehirde
kulübede
sınıfta
odada
kutuda
zindanda
kolide
İzmir’in içinde
Ankara’nın içinde
İstanbul’un içinde
Londra’nın içinde
gölün içinde
ormanın içinde
parkın içinde
bardağın içinde
denizin içinde
şişenin içinde
nehirin içinde
kulübenin içinde
sınıfın içinde
odanın içinde
kutunun içinde
zindanın içinde
kolinin içinde
 
in a car
in a basket
in a room
in a house
in a bottle
bir arabada
bir sepette
bir odada
bir evde
bir şişede
bir arabanın içinde
bir sepetin içinde
bir odanın içinde
bir evin içinde
bir şişenin içinde
Ayrıca unutmayın ki İngilizce düşünmek, cümleye özneyle başlamak sonra fiili yani öznenin yaptığı işi söylemek ve varsa cümlenin mesnesini söylemektir. Ondan sonra varsa yer zarflarını söylemelisiniz. Aşağıdaki İngilizce cümleleri önce parantezler içindeki İngilizce düşünce sırasına göre sonra Türkçe düşünce sırasına göre okuyun. Buna alışacaksınız.
I live in İstanbul.
I work in İstanbul.
I play in the garden.
You live in İzmir.
You work in İzmir.
Ben İstanbul’da yaşarım.
Ben İstanbul’da çalışırım.
Ben bahçede oynarım.
Sen İzmir’de yaşarsın.
Sen İzmir’de çalışırsın.
Ben yaşarım İstanbul’da.
Ben çalışırım İstanbul’da.
Ben oynarım bahçede.
Sen yaşarsın İzmir’de.
Sen çalışırsın İzmir’de.
 
You play in the park.
They live in the forest.
They work in the forest.
They swim in the lake.
They play in the forest.
Sen parkta oynarsın.
Onlar ormanda yaşar.
Onlar ormanda çalışır.
Onlar gölde yüzer.
Onlar ormanda oynar.
 
Mary lives in London.
She lives in London.
David works in the city.
He works in the city.
Ayşe swims in the sea.
She swims in the sea.
Henry swims in the lake.
He swims in the lake.
Kangaroos live in Australia.
They live in Australia.
Lions live in jungles.
They live in jungles.
Whales live in deep seas.
They live in deep seas.
Mary Londra’da yaşar.
O Londra’da yaşar.
David şehirde çalışır.
O şehirde çalışır.
Ayşe denizde yüzer.
O denizde yüzer.
Henry gölde yüzer.
O gölde yüzer.
Kangurular Avusturalya’da yaşar.
Onlar Avusturalya’da yaşar.
Aslanlar vahşi ormanlarda yaşar.
Onlar vahşi ormanlarda yaşar.
Balinalar derin denizlerde yaşar.
Onlar derin denizlerde yaşar.
 
I like red roses.
I grow red roses in the garden.
I like vegetables.
I grow vegetables in the garden.
You like yellow roses.
You grow yellow roses in the garden.
You like big houses.
You want a big house in the town.
Ben kırmızı gülleri severim.
Ben bahçede kırmızı güller yetiştiririm.
Ben sebzeleri severim.
Ben bahçede sebzeler yetiştiririm.
Sen sarı gülleri seversin.
Sen bahçede sarı güller yetiştirirsin.
Sen büyük evleri seversin.
Sen kasabada büyük bir ev istersin.
 
Tom likes small houses.
He has a small house in the city.
He lives in the small house.
Tom küçük evleri sever.
Onun şehirde küçük bir evi var.
O küçük evde yaşar.
David likes large houses.
He has a large house in the city.
He lives in the large house.
David geniş evleri sever.
Onun şehirde geniş bir evi var.
O geniş evde yaşar.
Mary likes villages.
She lives in a village.
Mary köyleri sever.
O bir köyde yaşar.
Joe has a garden in the village.
He works in the garden.
He grows tomatoes in the garden.
Joe’nun köyde bir bahçesi var.
O bahçede çalışır.
O bahçede domatesler yetiştirir.
 
I have a long table in the room.
I have a tall tree in the garden.
I have new friends in the city.
I have a dog in the garden.
I have a red rose in the vase.
I have a small radio in the room.
I have chairs in the room.
I have flowers in the garden.
I have friends in the city.
I have students in the classroom.
I have dogs in the garden.
Benim odada uzun bir masam var.
Benim bahçede uzun bir ağacım var.
Benim şehirde yeni arkadaşlarım var.
Benim bahçede bir köpeğim var.
Benim vazoda kırmızı bir gülüm var.
Benim odada küçük bir radyom var.
Benim odada sandalyelerim var.
Benim bahçede çiçeklerim var.
Benim şehirde arkadaşlarım var.
Benim sınıfta öğrencilerim var.
Benim bahçede köpeklerim var.
 
I live in a small city.
You live in a big village.
Mary lives in a big city.
I work in a big garden.
You work in a small garden.
Sam works in a big town.
I live in a small house.
Tom works in a big forest.
Ben küçük bir şehirde yaşarım.
Sen büyük bir köyde yaşarsın.
Mary büyük bir şehirde yaşar.
Ben büyük bir bahçede çalışırım.
Sen küçük bir bahçede çalışırsın.
Sam büyük bir kasabada çalışır.
Ben küçük bir evde yaşarım.
Tom büyük bir ormanda çalışır.
Yakında, dersin devamında basit okuma parçaları bulacaksınız. Öğrendiğimiz cümleleri basit okuma parçalarında kullanacağız.
 
ÜSTÜNDE: ON
Aşağıdaki örneklerde olduğu gibi yer zarflarından üstünde anlamını veren ifadeleri öğreneceksiniz. on kelimesinin Türkçe karşılığı üstünde kelimesidir. İngilizcede on kelimesini isimlerin önünde söylediğinizde Türkçedeki duvarda, masada, tavanda, yerde örneklerinde olduğu gibi üstünde anlamındaki bulunma halini veren –’de, –’da eklerinin karşılığını verir.
on the table
on the stove
on the roof
on the wall
on the carpet
on the shelf
on the tree
on the chair
masanın üstünde
sobanın üstünde
çatının üstünde
duvarın üstünde
halının üstünde
rafın üstünde
ağacın üstünde
sandalyenin üstünde
masada
sobada
çatıda
duvarda
halıda
rafta
ağaçta
sandalyede
 
on a table
on a tree
on a chair
bir masanın üstünde
bir ağacın üstünde
bir sandalyenin üstünde
bir masada
bir ağaçta
bir sandalyede
 
I work on the roof.
I sit on the carpet.
The cat sleeps on the cushion.
The dog sleeps on the carpet.
Ben çalışırım çatıda.
Ben otururum halıda.
Kedi uyur minderde.
Köpek uyur halıda.
Ben çatıda çalışırım.
Ben halıda otururum.
Kedi minderde uyur.
Köpek halıda uyur.
 
I have a telephone on the table.
I have books on the shelf.
I have a picture on the wall.
You have a vase on the table.
We have a television on the table.
Ayşe has a book on the shelf.
Mary has pictures on the wall.
Kemal has a radio on the table.
Benim masada bi telefonum var.
Benim rafta kitaplarım var.
Benim duvarda bi resmim var.
Senin masada bi vazon var.
Bizim masada bi televizyonumuz var.
Ayşe’nin rafta bi kitabı var.
Mary’nin duvarda resimleri var.
Kemal’in masada bi radyosu var.
Öğrendiğimiz cümleleri basit okuma parçalarında kullanalım. Okuma parçalarını ilk okurken cümleleri İngilizce düşünce sırasına göre Türkçeye çevirin. İkinci okuyuşunuzda düzgün Türkçe cümlelerle çevirin. Her okuma parçasının Türkçe çevirisini tekrar İngilizceye çevirmeye çalışın.
 
IN A BIG CITY (1)
I live in a big city. I like the city. I have a small house in the city. I like the house. I live in the house. I have a small garden. I like the garden. I like flowers. I grow flowers in the garden. I like roses. I have roses in the garden. I like animals. I have two dogs in the garden. The dogs protect the garden.

I have a large sitting room in the house. I have a long table in the sitting room. I have a television on the table. I have a small table in the sitting room. I have a table clock on the small table. I have a blue carpet on the floor.

I work in the city. I have a small office in the city centre. I work in the office. I have a long desk in the office. I have a telephone on the desk. I have a locker in the office. I have files in the locker. I have a secretary. I have flowers and two birds in the office.

I like football. I have a swimming pool in the garden. I swim in the swimming pool.
 
BÜYÜK BİR ŞEHİRDE (1)
Ben büyük bir şehirde yaşarım. Şehri severim. Şehirde küçük bir evim var. Evi severim. Evde yaşarım. Küçük bir bahçem var. Bahçeyi severim. Çiçekleri severim. Bahçede çiçekler yetiştiririm. Gülleri severim. Bahçede güllerim var. Hayvanları severim. Bahçede iki köpeğim var. Köpekler bahçeyi korur.

Evde geniş bir oturma odam var. Oturma odasında uzun bir masam var. Masanın üstünde bir televizyonum var. Oturma odasında küçük bir masam var. Küçük masanın üstünde bir masa saatim var. Zeminde (üstünde) mavi bir halım var.

Şehirde çalışırım. Şehir merkezinde küçük bir ofisim var. Ofiste çalışırım. Ofiste uzun bir masam var. Masanın üstünde bir telefonum var. Ofiste bir dosya dolabım var. Dosya dolabında dosyalarım var. Bir sekreterim var. Ofiste çiçeklerim ve iki kuşum var.

Futbolu severim. Bahçede bir yüzme havuzum var. Yüzme havuzunda yüzerim.
 
ALTINDA: UNDER /andır/
Aşağıdaki örneklerde olduğu gibi yer zarflarından altında anlamını veren ifadeleri öğreneceksiniz. Under kelimesinin Türkçe karşılığı altında kelimesidir. İngilizcede under kelimesini isimlerin önünde söylediğinizde Türkçedeki masanın altında, halının altında, ağacın altında, sıranın altında arabanın altında, örneklerinde olduğu gibi altında anlamında bulunma halinin karşılığını verir.
under the table
under the stove
under the roof
under the wall
under the carpet
under the tree
under the car
under the book
under the suitcase
under the chair
under the truck
masanın altında
sobanın altında
çatının altında
duvarın altında
halının altında
ağacın altında
arabanın altında
kitabın altında
bavulun altında
sandalyenin altında
kamyonun altında
 
under a table
under a tree
under a car
bir masanın altında
bir ağacın altında
bir arabanın altında
 
I work under the tree.
I sit under the tree.
The cat sleeps under the chair.
The dog sleeps under the table.
Ben ağacın altında çalışırım.
Ben ağacın altında otururum.
Kedi sandalyenin altında uyur.
Köpek masanın altında uyur.
Yakında öğreteceğim benim senin onun bizim sizin onların iyelik (sahiplik) sıfatlarından sadece benim iyelik sıfatını bu derslik örnek olarak kısaca anlatacağım. Böylece İngilizce her konuyu kolayca öğrenebileceğinizi anlayacaksınız. Bu konunun zamanı geldiğinde bu konu hakkında şimdi yapacağım açıklamadan daha ayrıntılı bi açıklama bulacaksınız.
İngilizce my kelimesi Türkçedeki benim iyelik sıfatının karşılığıdır. Bu my kelimesi de ismin önünde söylenilir.
my book
my car
my chair
my tree
benim kitabım (kitabım)
benim arabam (arabam)
benim sandalyem (sandalyem)
benim ağacım (ağacım)
Türkçe kelime sonundaki iyelik ekleri nesnenin kime ait olduğunu söylemeye yettiği için kelime önünde benim demeye gerek kalmaz. benim masam (masam) örneğinde olduğu gibi.
I work under my tree.
I sit under my tree.
The cat sleeps under my chair.
The dog sleeps unde my table.
Ben ağacımın altında çalışırım.
Ben ağacımın altında otururum.
Kedi sandalyemin altında uyur.
Köpek masamın altında uyur.
 
HER: EVERY
Türkçe, ‘her saniye, her dakika, her saat, her gün, her hafta, her ay, her yıl, her yaz, her defa, her sabah, her gece, her Pazar, her Cuma, her öğrenci, her şehir’ gibi ifadeleri bilirsiniz. ‘Her’ kelimesi, birçok kelimenin önünde kullanılır. İngilizcede ‘her’ 'in karşolığı olan kelime ‘every’dir. Bu kelime Türkçedeki ‘her’ kelimesi gibi kullanılır.
Bu kullanım bezerliğini aşağıdaki örneklerde görebilirsiniz.
her saniye
her dakika
her saat
her gün
her hafta
her ay
her yıl
her yaz
her defa
her sabah
her gece
her Pazar
her Cuma
her öğrenci
her şehir
every second
every minute
every hour
every day
every week
every month
every year
every summer
every time
every morning
every night
every Sunday
every Friday
every student
every city
Cümlelere getireceğiniz ‘her saniye, her dakika, her saat, her gün, her hafta, her ay, her yıl, her yaz, her defa, her sabah, her gece, her Pazar, her Cuma’ ifadeleri, cümlelerin yürürüm, koşarım, uyurum gibi özne ve fiilden oluşan yüklemlerini bozmaz. Bu ifadeyi şimdilik yüklemden sonra söyleyin, cümlenizin sonunda olsun. Eğer cümlenizin nesnesi varsa önce nesneyi söylemeyi unutmayın. Böylece cümleniz anlamca zenginleşir.
Türkçe her gün ifadesinin İngilizce kaşılığı every day'dir. Bir yanlışla sık sık karşılaştım. Lütfen dikkat edin, bu zaman anlatımı everyday gibi bitişik yazılmaz, every day şeklinde yazılır. İlerdeki konularda da everyday diye bir kelime göreceksiniz. Everyday şeklinde bitişikolarak yazılırsa bu zaman ifadesi değildir. Everyday bi sıfattır. Bunu sonra anlatacağım.
Yüzerim.
Her gün yüzerim.
Çalışırım.
Her gün çalışırım.
Oynarım.
Futbol oynarım.
Her gün futbol oynarım.
 
I work every day.
I swim every day.
I dance every day.
I walk every day.
I travel every month.
I drink milk every morning.
I play football every Sunday.
I water the garden every day.
I swim the lake every day.
I swim the river every day.
I work the garden every day.
You work every day.
You swim every day.
You travel every month.
They work every day.
They swim every day.
They travel every month.
You drink coffee every morning.
You play basketball every Sunday.
Joe has a garden in the village.
He works in the garden every day.
He grows tomatoes every year.
I grow flowers every year.
I paint the cottage every year.
I clean the carpet every day.
I see the doctor every week.
I feed the animals every day.
Ben her gün çalışırım.
Ben her gün yüzerim.
Ben her gün dansederim.
Ben her gün yürürüm.
Ben her ay seyehatederim.
Ben her sabah süt içerim.
Ben her Pazar futbol oynarım.
Ben her gün bahçeyi sularım.
Ben her gün gölde yüzerim.
Ben her gün nehirde yüzerim.
Ben her gün bahçede çalışırım.
Sen her gün çalışırsın.
Sen her gün yüzersin.
Sen her ay seyehatedersin.
Onlar her gün çalışır.
Onlar her gün yüzer.
Onlar her ay seyehateder.
Sen her sabah kahve içersin.
Sen her Pazar basketbol oynarsın.
Joe’nun köyde bir bahçesi var.
O her gün bahçede çalışır.
O her yıl domatesler yetiştirir.
Ben her yıl çiçekler yetiştiririm.
Ben her yıl kulübeyi boyarım.
Ben her gün halıyı temizlerim.
Ben her hafta doktoru görürüm.
Ben her gün hayvanları beslerim.
Aşağıdaki cümlelerde hem “in…” hem de “every…” kullanarak cümlelerin içeriklerini zenginleştirdim.
Yüzerim.
Gölde yüzerim.
Her gün gölde yüzerim.
Çalışırım.
Bahçede çalışırım.
Her gün bahçede çalışırım.
Oynarım.
Futbol oynarım.
Bahçede futbol oynarım.
Her gün bahçede futbol oynarım.
 
I work in the garden every day.
I walk in the forest every day.
I swim in the lake every day.
You walk in the forest every day.
You swim in the river every day.
Bill sells milk every day.
He sells milk every day.
Ali visits Ayşe every day.
He visits Ayşe every day.
Gönül sees Zeynep every day.
She sees Zeynep every day.
Ben her gün bahçede çalışırım.
Ben her gün ormanda yürürüm.
Ben her gün gölde yüzerim.
Sen her gün ormanda yürürsün.
Sen her gün nehirde yüzersin.
Bill her gün süt satar.
O her gün süt satar.
Ali her gün Ayşe’yi ziyaret eder.
O her gün Ayşe’yi ziyaret eder.
Gönül her gün Zeynep’i görür.
O her gün Zeynep’i görür.
IN ISTANBUL
I live in Istanbul. I like Istanbul. I have a house in Istanbul. I like the house. I live in the house. I have a big garden. I like the garden. I work in the garden every day. I like flowers. I grow flowers in the garden every year. I have roses in the garden. I water the roses every day.

I like animals. I have a dog in the garden. The dog protects the garden.

I like coffee. I drink coffee every morning. I like fruit. I eat fruit every day. I walk in the park every day. I have a swimming pool in the garden. I swim in the swimming pool every day. I like football. I play football every Sunday.
İSTANBUL’DA
Ben İstanbul’da yaşarım. İstanbul’u severim. İstanbul’da bir evim var. Evi severim. Evde yaşarım. Büyük bir bahçem var. Bahçeyi severim. Her gün bahçede çalışırım. Çiçekleri severim. Her yıl bahçede çiçekler yetiştiririm. Bahçede güllerim var. Her gün gülleri sularım.

Hayvanları severim. Bahçede bir köpeğim var. Köpek bahçeyi korur.

Kahve severim. Her sabah kahve içerim. Meyve severim. Her gün meyve yerim. Her gün parkta yürürüm. Bahçede bir yüzme havuzum var. Her gün yüzme havuzunda yüzerim. Futbol severim. Her Pazar futbol oynarım.
IN A VILLAGE
I live in a village. I like the village. I have a cottage in the village. I like the cottage. I live in the cottage.

I work in the village. I work in the village every day. I have a garden in the village. I like the garden. I work in the garden every day. I like flowers. I prefer roses. I grow roses. I have roses in the garden. I like fruit. I have fruit trees in the garden. I grow vegetables in the garden. I have vegetables in the garden. I like animals. I have two dogs. The dogs protect the garden.

I like milk and coffee. I drink milk and coffee every day. I like football. I play football every Sunday. I like love films and detective stories.
 
BİR KÖYDE
Ben bir köyde yaşarım. Köyü severim. Köyde bir kulübem var. Kulübeyi severim. Kulübede yaşarım.

Köyde çalışırım. Köyde her gün çalışırım. Köyde bir bahçem var. Bahçeyi severim. Her gün bahçede çalışırım. Çiçekleri severim. Gülleri tercih ederim. Güller yetiştiririm. Bahçede güllerim var. Meyve severim. Bahçede meyve ağaçlarım var. Bahçede sebzeler yetiştiririm. Bahçede sebzelerim var. Hayvanları severim. İki köpeğim var. Köpekler bahçeyi korur.

Süt ve kahve severim. Her gün süt ve kahve içerim. Futbol severim. Her Pazar futbol oynarım. Aşk filmleri ve dedektif hikayeleri severim.
 
IN A BIG CITY (2)
I live in a big city. I like the city. I have a small house in the city. I live in the house. I have a small garden. I like the garden. I like flowers. I grow flowers in the garden. I like roses. I have roses in the garden. I water the roses every day. I like animals. I have birds in the house. I have two dogs in the garden. The dogs protect the garden.

I have a large sitting room in the house. I have a long table in the sitting room. I have a television on the table. I have a blue carpet on the floor.

I work in the city. I have a small office in the city centre. I work in the office. I have a long desk in the office. I have a telephone on the desk. I have a locker in the office. I have files in the locker. I have flowers and two birds in the office.

I like football. I play football every Sunday. I walk every morning. I have a swimming pool in the garden. I swim in the swimming pool every day. I like music. I play the guitar every day.
 
BÜYÜK BİR ŞEHİRDE (2)
Ben büyük bir şehirde yaşarım. Şehri severim. Şehirde küçük bir evim var. Evde yaşarım. Küçük bir bahçem var. Bahçeyi severim. Çiçekleri severim. Bahçede çiçekler yetiştiririm. Gülleri severim. Bahçede güllerim var. Gülleri her gün sularım. Hayvanları severim. Evde iki kuşum var. Bahçede iki köpeğim var. Köpekler bahçeyi korur.

Evde geniş bir oturma odam var. Oturma odasında uzun bir masam var. Masanın üstünde bir televizyonum var. Zeminde (üstünde) mavi bir halım var.

Şehirde çalışırım. Şehir merkezinde küçük bir ofisim var. Ofiste çalışırım. Ofiste uzun bir masam var. Masanın üstünde bir telefonum var. Ofiste bir dosya dolabım var. Dosya dolabında dosyalarım var. Ofiste çiçeklerim ve iki kuşum var.

Futbol severim. Her Pazar futbol oynarım. Her sabah yürürüm. Bahçede bir yüzme havuzum var. Yüzme havuzunda ger gün yüzerim. Müzik severim. Her gün gitar çalarım.

Basit Şimdiki Zaman’lı bir cümlenin öznesi bir üçüncü tekil şahıs ise o cümlenin fiilinin sonuna sonek olarak ‘-s’ sesi (basit şimdiki zaman üçüncü tekil şahıs çekim eki) getirildiğini hatırlayınız. Bu ek, fiillerin hangi harflerle bittiğine göre ‘-es’ ya da ‘-ies’ olarak yazılır ve telaffuza da yansır.
 
ALEX (1)
Alex lives in London. He likes London. He has a house in London. He likes the house. He lives in the house. He has a big garden. He likes the garden. He works in the garden every day. He likes flowers. He has roses in the garden. He waters the roses every day.

Alex likes animals. He has a dog in the garden. The dog protects the garden.

Alex likes coffee. He drinks coffee. He likes fruit. He eats fruit. He walks in the park. He has a swimming pool in the garden. He swims in the swimming pool every day. He likes football. He plays football. He likes music. He plays the guitar.
 
ALEX (1)
Alex Londra’da yaşar. Londra’yı sever. Londra’da bir evi var. Evi sever. Evde yaşar. Büyük bir bahçesi var. Bahçeyi sever. Her gün bahçede çalışır. Çiçekleri sever. Bahçede gülleri var. Her gün gülleri sular.

Alex hayvanları sever. Bahçede bir köpeği var. Köpek bahçeyi korur.

Alex kahve sever. Kahve içer. Meyve sever. Meyve yer. Parkta yürür. Bahçede bir yüzme havuzu var. Her gün yüzme havuzunda yüzer. Futbol sever. Futbol oynar. Müzik sever. Gitar çalar.
 
IN THE VILLAGE
George lives in the village. He likes the village. He has a cottage in the village. He likes the cottage. He lives in the cottage.

George works in the village. He has a garden in the village. He likes the garden. He works in the garden every day. He likes flowers. He grows roses. He has roses in the garden. He likes fruit. He has fruit trees in the garden. He grows vegetables in the garden every year. He has vegetables in the garden. He likes animals. He has two dogs. The dogs protect the garden.

George likes milk and coffee. He drinks milk and coffee every day. He likes football. He plays football every Sunday.
 
KÖYDE
George köyde yaşar. Köyü sever. Köyde bir kulübesi var. Kulübeyi sever. Kulübede yaşar.

George köyde çalışır. Köyde bir bahçesi var. Bahçeyi sever. Her gün bahçede çalışır. Çiçekleri sever. Güller yetiştirir. Bahçede gülleri var. Meyve sever. Bahçede meyve ağaçları var. Her yıl bahçede sebzeler yetiştirir. Bahçede sebzeleri var. Hayvanları sever. İki köpeği var. Köpekler bahçeyi korur.

George süt ve kahve sever. Her gün süt ve kahve içer. Futbol sever. Her Pazar futbol oynar.

 
 
 
   
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol